Türkiyenin en büyük arkadaşlık sitesi Siberalem’e kayıtlı olan milyonlarca erkek ve bayan arkadaş adayları arasından size en uygun arkadaşı hemen bulun. İlk mesajı siz atın ve o özel kişi ile arkadaşlığınızı başlatın. Hemen ücretsiz tanışma sitesi Siberalem’e üye olun ve canlı sohbet etmeye başlayın. Ø Cennete girecek olanlara verilecek hurilerin özellikleri 2533- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Cennetliklere verilecek kadınlar olan hurilerin baldırlarının beyazlığı yetmiş kat elbisenin altından görülür hatta ilikleri bile çünkü Allah; "Onlar yakut ve mercan turbanli sinif arkadasimi sikmek icin taktik veren var mi ensest liseli Evrensel Aile planlamasının yanında cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyuculuk sağlaması bu yöntemin en önemli avantajıdır. İlişki sırasında kondomun yırtılması, delik olduğunun farkedilmesi veya penisten çıkması ek bir yöntem kullanmayı gerektirir. Yöntemin başarı oranı tek başına kullanıldığında % 88' dir. Ultherapy(ulthera uygulaması), ultrason teknolojisi odaklanmış ultrason dalgalarını kullanarak, cilt altı bağ dokusuna ve derin dermis olarak bilinen cildin en alt tabakasına uygulanan bir yöntem. Ayrıca farklı başlıkları sayesinde cildin her üç katmanına enerji göndererek, kolajen ve elastin liflerinin yeniden hcSIru. CENNETİN TABAKALARI İbn Abbâs gelen bir rivayette, Cennetin yedi tabakası olduğu haber verilmektedir. Bunlar, Firdevs, Adn Cennet’i, Nâim Cennet’i, Daru’l-Huld, Me’va Cennet’i, Daru’s-Selâm ve İlliyyûn’dur. Bu tabakalardan her birinde, müminlerin yaptıkları iyi işler karşılığında girecekleri veya yükselecekleri derece veya mertebeler literatüründe cenneti ifade etmek üzere kullanılan isimleri ve cennet tabakalarını şu şekilde sıralamak mümkündür Beyaz inciden olup, adı DARÜL CELAL’ dir. Kırmızı yakuttan olup, adı DARÜS SELAM dır. Yeşil zebercetten olup, adı CENNETÜL MEVA dır. Sarı mercandan olup, adı CENNETÜL HULD dur. Beyaz gümüşten olup, adı CENNETÜL NAİM dir. Kırmızı altından olup, adı CENNETÜL FİRDEVS dir. Sarı miskden olup, adı CENNETÜL KARAR dır. Eldeğmemiş inciden olup, adı CENNETÜL ADN dır. 1- Cennet Ebedî saadet yurdunu ifade etmek üzere Kur’an’da, çeşitli hadislerde ve diğer İslamî eserlerde yer alan isimler içinde en çok kullanılan, içindeki bütün mekân ve imkânları kapsayacak şekilde muhtevası geniş olan bir terimdir. Kur’an’da 147 yerde geçmektedir. İslam literatüründe ebedî saadetle ilgili vaadler, özendirici anlatım ve tasvirler genellikle cennet ismi etrafında yoğunlaşmıştır. Diğer isimler tekil olarak kullanıldığı halde, cennetin çok sayıdaki ayette çoğul şekliyle de cennât yer alması, saadet yurdunun belli bir bölgesinin değil; tamamının adı olduğunu Cennetü’n-Naîm 13 ayette geçmektedir. Arapça’da “refah, huzur, mutlu hayat” anlamına gelen nimet kelimesinden daha kapsamlı bir muhtevaya sahip olan naîm, insana mutluluk veren maddî ve manevî bütün güzellikleri ifade etmektedir. Buna göre cennâtü’n-naîm; mutluluklarla dolu cennetler manasına gelir. “Beni cennetü’n-naîmin vârislerinden kıl” Şuarâ 26/85 [2]3- Adn cenneti En belirgin anlamı ile ikamet etme, ikamet edilen yer demek olan adn, 11 ayette kullanılmıştır. Adn’in, cennetin belli bir bölümünün adı olduğu veya çoğul şeklinde kullanılışına bakarak onun tamamını ifade eden bir isim olduğu anlaşılır. “Şüphesiz ki, iman edenler ve güzel amel işleyenler yok mu, işte onlar mahlukatın en hayırlısıdır. Onların Rableri katındaki mükâfatı, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da O’ndan râzı olmuşlardır. Bu, Rabbinden korkan O’na saygı gösterenler içindir.” Beyyine 98/7-8 [3]4- Firdevs Özellikle, içinde üzüm bulunan bağ bahçe anlamına gelir. İki ayette geçer. Firdevs, cennetin tamamını ifade eden bir isim olabileceği gibi, onun ortası, en yüksek ve en değerli bölgesinin özel adı da olabilir. “Şüphesiz, iman edip güzel amel işleyenler için barınak olarak Firdevs cennetleri vardır.” Kehf 18/107 [4]5-Hüsnâ İyilik yapanlara Allah tarafından daha büyük bir iyilikle karşılık verileceğini, ayrıca buna bir de ilave ziyade yapılacağını ifade eden Yunus 26. ayetindeki hüsnâ daha güzel, daha iyi, en güzel, en iyi kelimesinin cennet anlamına geldiği müfessirlerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Ayetteki “ziyade“den maksat da, cennette Allah’ı görme şerefine nail olmaktır. “Güzel davrananlara hüsnâ daha güzel karşılık, bir de ziyade/fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz kara leke bulaşır, ne de bir horluk gelir. İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.” Yûnus 10/266- Dârüs’s-Selâm Maddî ve manevî âfetlerden, hoşa gitmeyen şeylerden korunmuş olma manasındaki selâm ile dâr/yurt kelimesinden oluşan bu terkip, iki ayette cennetin adı veya tabakası olarak zikredilmiştir. Cennetin esenlik yurdu olduğu şüphesizdir. Gerçek esenliğin ancak cennette bulunabileceği, sonsuz hayatın, ihtiyaç bırakmayan zenginliğin, zillete yer vermeyen şeref ve üstünlüğün, eksiksiz bir sıhhatin sadece orada mevcut olduğu anlaşılır. “Halbuki Allah, Dârü’s-Selâm’a çağırıyor ve O, dilediği kimseleri dosdoğru bir yola hidayet buyurur.” Yûnus 10/25 [5]7- Dârü’l-Mukame Asıl durulacak yer, ebedî ikamet edilecek yurt manasındaki bu terkip de cennete girenlerin Allah’a hamd ve şükür sırasında bulundukları mekân için kullanacakları bir tabir olmalıdır. “O Rab ki lütfuyla bizi Dârü’l-Mukameye / asıl oturulacak yurda cennete yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak, ne de orada bize bir usanç gelecektir.” Fâtır 35/358- Cennetü’l-Me’vâ“İman edip güzel amel işleyenlere gelince, onlar için Me’vâ cennetleri vardır.” Secde 32/19 [6] Bu isimlerin dışında, “ev, konak, şehir, ülke” anlamlarına gelen “dâr” kelimesi, Kur’an’da dâru’l-huld[7] ebediyet / sonsuzluk yurdu, dâru’l-âhire[8] âhiret yurdu, âkıbetü’d-dâr, ukbe’d-dâr dünya yurdunun sonu terkipleriyle cennet anlamında ne kadar İbn Abbâs Cennet’in tabakalarını yedi ile sınırlandırmışsa da, ayetlerden anlaşıldığına göre, Cennet’in bir çok tabakası vardır. Burada İbn Abbâs’ın haber verdiği ve ayetlerde adları geçen Cennet tabakaları, Cennet’in en yüksek tabakalarıdır. Çünkü bu tabakalarda da bir çok tabaka Allah Teâlâ’nın Nâim Cennetleri veya “Firdevs Cennetleri” şeklindeki çoğul ifade eden ayetleri buna delildir. Ayrıca Ümmü Hârise Hadisinde bu gerçek Hz. Peygamberin dilinden ifade Harise Bedir’de şehit olan çocuğu hakkında Hz. Peygamber’den bilgi almak üzere gelmiş ve ona Rasûlullah bir çok Cennet olduğunu belirterek, çocuğunun da “Firdevs-i Â’lâ’da” olduğunu söylemek suretiyle teselli Müslim’in Ebû Sâid el-Hudrî’den rivayet ettiği hadiste de, Allah yolunda cihat edenlerin, cihatları sebebiyle Cennet’te yüz derece yükselecekleri, her derecenin arasının ise, yer ile gök arasındaki mesâfe kadar olduğu, Hz. Peygamber tarafından haber sözü edilen dereceler konusunda ise şu ihtimaller öne sürülmüştür. Bu dereceleri zahiriyle anlamak mümkündür. Gerçekten söz konusu derecelerin, zahirinden anlaşıldığı üzere, birbirinden daha yüksek menziller tabakalar olması karşılık, yükseklikten kasdın, Cennet’teki nimetlerin çokluğu, insanın veya bir başka yaratığın hiç aklına bile gelmemiş, gönlünden dahi geçmemiş iyiliklerin büyüklüğü veya çokluğu anlamında olması muhtemeldir. Zira Allah Teâlâ’nın mücâhide lutfettiği iyilik veya cömertlik türleri birbirinden çok farklıdır, birbirinden üstündür. Buna göre, nimetlerin fazilet üstünlük konusundaki farklılıkları uzaklık açısından yer ile gök arasındaki mesafe gibidir. Fakat el-Kadî Iyad birinci görüşü tercih Buhârî’nin bir rivayetinde Hz. Peygamber, Allah yolunda savaşan mücâhidler için Cennet’te yüz derece tabaka hazırlandığını ve iki derecenin arasının yerle gök arası gibi olduğunu haber vermekte ve sözlerine devamla “Allah’dan istediğiniz zaman Firdevs’i isteyin… Çünkü Firdevs, Cennet’in ortası ve Cennet’in en yükseğidir …. Firdevs’ten Cennet nehirleri doğar.” “Firdevs, Cennetin ortasıdır vasatıdır.” cümlesini, Cennet’in en iyi yeri veya üstünü efdali olarak yorumlar ve bu görüşüne “Böylece sizi en hayırlı bir ümmet kıldık.” el-Bakara 2/143 ayetinde geçen “vesetan” kelimesini delil rivayetlerde Firdevs Cenneti’nin güzellikleri dile getirilmiştir. Diğer taraftan hadiste söz konusu edilen Cennet dereceleri arasındaki mesafelerin çeşitli rivayetlere göre “yüz senelik mesafe“, “Beş yüz senelik mesafe” şeklinde değiştiğine işaret bu ayet, hadis ve âlimlerin yorumlarından Cennet’in birçok tabakası olduğu anlaşılmaktadır. Bu tabakalardan bazılarının daha yüce ve nimetlerinin daha güzel veya daha efdal olması sebebiyle isimleri bize bildirilmiştir. Firdevs Cenneti mertebece en yüksek olan Cennet ki Kur’an’ın anlattığı Cennet yalnızca İslam’a iman edip onu hayatlarına hakim kılanlar için hazırlanmıştır. Küfre düşenler ile İslâm’dan başka din seçenler bu mükâfatı hak edemezler. Cennet, bir ütopya ve benzeri bir şey değil, Allah’ın salih kulları için hazırladığı bir mutluluk yurdudur. Ölümden sonra böyle bir yere ve böyle bir hayata kavuşmak isteyen, gereğini yapar, Allah’ın istediği gibi yaşar. Allah cc müşriklere Cennet’i haram kıldığını söylüyor.[18] İnkârcılar da asla oraya cc bütün insanları selâm’ yurdu olan Cennet’e çağırıyor. Bu çağrıya kulak verenler, dünya hayatını güzel bir şekilde yaşarlar, her türlü kötülük ve isyandan uzak dururlar, Allah’ı razı etmeye çalışırlar. Böylece hem yaşadıkları dünyayı cennet gibi yaparlar, hem de ebedí mükâfat yurdu Cennet’i kazanırlar. Cehennemin en alt tabakası kimler için hazırlandı? Cehennem kapıları inkar edenler üzerine sonsuza kadar kapanacaktır. Cehennemin en alt tabakasında kimler olacağı hep sorulur. Katiller mi, çocuklarını öldürenler mi, teröristler mi, haksız yere insanların mallarını gasp edenler mi, yoksa tecavüz edip insanların hayatını karartan ruh hastaları mı? Her sorunun doğru cevabını Kuran’da bulabilirsiniz. Bildiğiniz gibi cehennem tabaka tabaka yaratılmıştır ve hepsinin kapısından girecek bir halk vardır. Zamanı geldiğinde insanlar içinde sonsuza kadar kalacakları Allah’ın dilemesi ve kurtarması dışında bu acı ve azap yurduna gireceklerdir. Allah Kuran’da cehennemde inkâr edenler için hazırlanmış olanateşten yataklardan, insanların bağlandığı sütunlardan ve durmadan yüzleri yalayarak geçen ateşten bahseder ve böylelikle insanları uyarır. Cehennemin en alt tabakasında kimlerin olacağı ayette şöyle bildirilir Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. Nisa Suresi, 145 Ayette bildirildiği gibi cehennemin en alt tabakasında olacak olan ve en şiddetli acıyı çekecek olan münafıklardır. Münafıklar, müminlerin yanına geldiklerinde Allah’a ve Kuran’a bağlı olduklarını söylerler, fakat aslında içten inkâr ederler. Görünüşte onlarda namaz kılar, oruç tutar, müminlerle birlikte Allah yolunda mücadele ediyor gibi görünürler. Fakat asıl amaçları Müslümanlara zarar vermek, Müslümanlarla ilgili bilgileri inkâr edenlere vermek ve onların mutlaka dağılmasını sağlamak, bu uğurda yoğun bir gayret göstermektir. Allah ayetinde münafıkların önce kesin olarak ahid verdiklerini sonra da bozduklarını şöyle bildirir Ki bunlar Allah’ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah’ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır. Bakara Suresi, 27 Münafıklar hem Müslümanların içinde yaşayıp hem inkâr edenlerle dostluk kurarlar, sürekli fitne ve bozgunculuk çıkarırlar, Müslümanların yerlerini ihbar ederler. Allah yolunda mücadele etme ve infak etme konusunda da son derece isteksizlerdir. Münafıklar ayrıca sürekli yakalanma korkusu içindedirler, her çağrıyı kendi aleyhlerine zannederler. Şeytanın pisliği ruhlarını kapladığı için içleri sürekli korku doludur, vesvese ve gerilim içinde yaşarlar. Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler. Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur. Tevbe Suresi, 56 Gerçek şu ki, münafıklar sözde, Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak çok az anarlar. Nisa Suresi, 142 Münafık sözde Allah’ı ve iman edenleri aldattığını sanır. Oysa yalnızca kendisini aldatır, fakat şuurunda değildir. Peygamberimiz döneminde de diğer peygamberlerin döneminde de münafık her zaman olmuştur. Hz. İsa’nın yerini ihbar edende bir münafıktır. Hz. Mehdi döneminde de çok azılı münafıklar olacak, Hz. Mehdi hem münafıklarla hem de inkâr edenlerle mücadele edecek ve hepsine üstün gelecektir. Münafıklar hem bu dünyada hem ahirette aşağılanacaklardır. Hz. Musa devrinin münafıkları, Hz. İbrahim devrinin münafıkları, peygamber efendimiz devrinin münafıkları, Mehdi devrinin münafıkları hepsi bir araya getirilecek yerin en alt tabakasına cehennemim en alt tabakasına indirileceklerdir. Burada hiç beklemedikleri kadar zorlu ve ıstıraplı bir hayatla tanışacaklardır. Bu kapkaranlık, izbe, kirli, magmanın ateşinin pis kokusunun duyulduğu ve sürekli ateşin olduğu yere sonsuza kadar atılacaklardır. Burada çekecekleri en büyük azaplardan biri de cennette sonsuz nimetler içinde yaşayan Müslümanları her gün seyredip sonsuz bir pişmanlık duymaları olacaktır. Allah Dedi ki “Az bir süre bekle, onlar gerçekten pişman olacaklar.” Mü’minun Suresi, 40 Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır. Tevbe Suresi, 67 Arkadaşlar Selamun Aleykum! Bu videomda Cennetin en düşük tabakasında kimler olacak ve o tabakada olanlar diğerleri gibi her istediğini bulabilecekler mi ve bu kimselerin diğer üst tabakalarda olan cennet ehli kimselerle görüşebilme imkanları olacak mıdır? gibi merak edilen konuları sizlere mü'minin hayali ve ümididir cennete gitmek. Cennet, Rabbimiz tarafından, hiç bir gözün görmediği, hiçbir aklın idrak edemediği ve hiç bir kulun kalbinden dahi geçmeyen nimetlerle insanın her arzusunun yerine getirildiği her türlü lezzetin olduğu bir Abbâs gelen bir rivayette, Cennetin yedi tabakası olduğu haber verilmektedir. Bu tabakalardan her birinde, müminlerin yaptıkları iyi işler karşılığında girecekleri veya yükselecekleri derece veya mertebeler vardır. Öyleyse gelin Hadis-i Şerifler ışığında Cennetin en alt tabakasında ne gibi nimetlerin var olduğu ve oraya girenlerin kimler olduğuna bir göz Allah’ın rahmeti sonsuzdur, lütfu sınırsızdır, hazînesi ise geniştir. Her Cennet ehli en çok kendisinin nimetlendirildiğini düşünecek derecede, doyumsuz bir şekilde istek ve arzûlarına kavuşarak Cennet nimetlerini yeterli bulacak, Allah’tan ve Allah’ın cömertçe ikrâmlarından fazlasıyla râzı olacak; makamı ve mevkîi, derecesi ve tabakası ne olursa olsun, istediği her şeye ibn-i Mes’ûd ra anlatıyor Rasûl-i Ekrem as buyurdu ki “Ben Cehennem ehlinin Cehennemden son çıkacak ve Cennet ehlinin Cennete son girecek olanını biliyorum. Bu bir kimsedir ki, Cehennemden emekleye emekleye çıkar. Allah Teâlâ ona“Git, Cennete gir!” kimse Cennete varır. Fakat ona öyle gelir ki, Cennet dopdoludur, Cennette varılacak bir yer kalmamıştır. Dönüp Rabb’ine der ki“Yâ Rab! Cenneti ben dopdolu buldum!”Allah Teâlâ ona yine “Var, Cennete gir!” Cennete gelir. Cenneti yine dopdolu bulur. Tekrar dönüp“Yâ Rab! Cenneti ben dopdolu buldum” defa Allah Teâlâ“Git, Cennete gir. Dünyanın on misli kadar yerin vardır” şaşkınlıkla“Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde benimle alay mı ediyorsun Ya Rabbi?” anlatınca, İbn-i Mes’ûd ra güldü ve “Benim neden güldüğümü sorsanıza!” dedi. Ona“Niçin gülüyorsun?” Mes’ûd ra Rasûlullah asm da böyle gülmüştü. Ona, Yâ Resûlallah, niçin gülüyorsun?’ dedikleri vakit, Allah Rasûlü asm şöyle buyurmuştu “O kimse, Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde benimle alay mı ediyorsun?’ dediği vakit âlemlerin Rabb’inin hoşnutluğuna gülüyorum. Sonra Hak Teâlâ cevaben Ben seninle alay etmiyorum. Ben istediğimi vermeye ve yapmaya kadirim’ İşte bu kadar şey hep senindir. Bundan başka nefsin neyi arzu ederse, gözün hangi şeyden hoşlanırsa, hepsi senindir! buyurur.” Adam sevinç şoku içinde “Râzı oldum yâ Rabbi!” der. Müslim, Îmân, 308, 310Arkadaşlar, bu tabakaya Allah’ın razı olduğu sıradan müminler, kendilerine iyilik edenler, şefaatle cennete girebilenler, namazı aksatarak kılanlar, sadece farzları yerine getirenler ve günahkar olanların gireceği bildirilmektedir.“Kişi sevdiğiyle berâberdir” hadis-i şerifinin, Cennette farklı makamlardaki dostların görüşme imkânlarının bulunduğuna işâret eden Bedîüzzaman Hazretleri, biri kusursuz, diğeri kör ve sağır olan iki dostun aynı bahçede aynı ziyâfette hazır bulunmalarının dünyada dahi mümkün olduğunu, körlük ve sağırlık sıfatlarının iki dostun bir arada bulunmalarına engel teşkil etmediğini; fakat her birisinin görme ve işitme derecesine göre aldıkları zevkin farklı olduğunu, Cennette de bunun söz konusu olacağını, dostların makamları farklı da olsa, görüşebilmelerinin ayrı bir Cennet nimeti olduğunu beraber gayba ait bilgiler daima ve sadece Allah’a aittir. Kimin nereye gideceğini, hangi katta olacağını ve orada ne kadar kalacağını bilen sadece Allah’tır. Ama bir gerçek vardır ki iman edip salih amel işleyenler için korku rızasını kazanabilmeyi ve hakkımızda hayırlı ve güzel olanları bizlere nasip eylesin. Amin! Cehennem tabaka tabaka yaratılmıştır. Cehennemde de tıpkı dünyada olduğu gibi bir yaşam vardır, fakat buradaki yaşam insanların hiç tahmin edemeyeceği kadar ızdıraplı ve acı vericidir. İnsanlar dünyada işledikleri günahlara göre ayrılıp sonsuza kadar içinde kalacakları ve Allah’ın dilemesiyle asla çıkamayacakları azap bölgesine gönderilirler. Allah Kuran’da cehennemde ateşten yataklardan, insanların bağlandığı sütunlardan ve durmadan yüzleri yalayan bir ateşten bahseder ve insanları uyarır. Cehennemin en alt tabakasında kimlerin olacağı da ayette şöyle bildirilir Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. Nisa Suresi, 145 Ayette bildirildiği gibi cehennemin en alt tabakasında olacak olan ve en şiddetli acıyı çekecek olan münafıklardır. Münafıklar, müminlerin yanına geldiklerinde Allah’a ve Kuran’a bağlı olduklarını söylerler, fakat aslında içten inkâr ederler. Görünüşte onlarda namaz kılar, oruç tutar, müminlerle birlikte Allah yolunda mücadele ediyor gibi görünürler. Fakat asıl amaçları Müslümanlara zarar vermek, Müslümanlarla ilgili bilgileri inkâr edenlere vermek ve onların mutlaka dağılmasını sağlamak, bu uğurda yoğun bir gayret göstermektir. Allah ayetinde münafıkların önce kesin olarak ahid verdiklerini sonra da bozduklarını şöyle bildirir Ki bunlar Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır. Bakara Suresi, 27 Münafıklar hem Müslümanların içinde yaşayıp hem inkâr edenlerle dostluk kurarlar, sürekli fitne ve bozgunculuk çıkarırlar, Müslümanların yerlerini ihbar ederler. Allah yolunda mücadele etme ve infak etme konusunda da son derece isteksizlerdir. Münafıklar ayrıca sürekli yakalanma korkusu içindedirler, her çağrıyı kendi aleyhlerine zannederler. Şeytanın pisliği ruhlarını kapladığı için içleri sürekli korku doludur, vesvese ve gerilim içinde yaşarlar. Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler. Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur. Tevbe Suresi, 56 Gerçek şu ki, münafıklar sözde, Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. Nisa Suresi, 142 Münafık sözde Allah’ı ve iman edenleri aldattığını sanır. Oysa yalnızca kendisini aldatır, fakat şuurunda değildir. Peygamberimiz döneminde de diğer peygamberlerin döneminde de münafık her zaman olmuştur. Hz. İsa’nın yerini ihbar edende bir münafıktır. Hz. Mehdi döneminde de çok azılı münafıklar olacak, Hz. Mehdi hem münafıklarla hem de inkâr edenlerle mücadele edecek ve hepsine üstün gelecektir. Münafıklar hem bu dünyada hem ahrette aşağılanacaklardır. Hz. Musa devrinin münafıkları, Hz. İbrahim devrinin münafıkları, peygamber efendimiz devrinin münafıkları, Mehdi devrinin münafıkları hepsi bir araya getirilecek yerin en alt tabakasına cehennemim en alt tabakasına indirileceklerdir. Burada hiç beklemedikleri kadar zorlu ve ıstıraplı bir hayatla tanışacaklardır. Bu kapkaranlık, izbe, kirli, magmanın ateşinin pis kokusunun duyulduğu ve sürekli ateşin olduğu yere sonsuza kadar atılacaklardır. Burada çekecekleri en büyük azaplardan biri de cennette sonsuz nimetler içinde yaşayan Müslümanları her gün seyredip sonsuz bir pişmanlık duymaları olacaktır. Allah Dedi ki "Az bir süre bekle, onlar gerçekten pişman olacaklar." Mü'minun Suresi, 40 Kaynak Yazılarımla birlikte çok farklı konularda hazırladığım çok güzel galerilerimi mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Ayrıca sayfamda Kitap bölümüne açtığım kitapların hepsini ismini yazarak ücretsiz internetten okuyabilirsiniz. Aradığınız kelime sarı renk ile işaretlenir. Yazı boyutu WhatsApp Yazıcı Kimler Cennete girer? Sual Genel olarak kimler Cennetlik, kimler Cehennemliktir? CEVAP Allahü teâlâya inanan, Onun emir ve yasaklarına riayet eden, hepsini beğenen kimse yani Müslüman olarak ölen Cennete gider. Bunun tersi olan da Cehenneme gider. Genelde iyi huylular Cennete, kötü huylular Cehenneme gider. Bir hadis-i şerif meali şöyledir Cennete gidecek olanları haber veriyorum, dikkatli dinleyin. Zayıftır, mazlumdur, güçleri yetmez. Bir şey için yemin ederlerse, Allahü teâlâ, bu Müslümanların yeminlerini, muhakkak yerine getirir. Cehenneme gidecek olanları da bildiriyorum Sertlik gösterirler ve kendilerini üstün görürler. [Tirmizi, Ebu Davud] Cennet mi, Cehennem mi daha kolay? Sual Cennete gitmek mi, yoksa Cehenneme gitmek mi daha kolaydır? CEVAP İkisi de kolaydır. Doğru inanan, Müslüman olarak ölen Cennete, inanmayan, kâfir olarak ölen Cehenneme gider. Nefsine uyanın Cehenneme gitmesi çok kolay, Cennete gitmesi ise çok zordur. Cehenneme gitmek için hiçbir yasağa riayete ihtiyaç yoktur; ama Cennete gitmek için birçok kurallar vardır. Önce doğru iman, sonra haramlardan kaçmak ve ibadetleri yapmak... İki hadis-i şerif meali Cehennem nefse hoş gelen, Cennet ise nefsin hoşuna gitmeyen şeylerle kuşatılmıştır. [Buhari] Cenneti isteyen de, Cehennemden korkan da uyumaz. Cennet zorluklarla kuşatılmıştır, dünya ise lezzet ve şehvetlere bürünmüştür. Onun lezzet ve şehvetleri sizi Cennetten alıkoymasın. [Ramuz] Cennete girecek hayvanlar Sual İstisna olarak cennete girecek hayvanlar hangileridir? CEVAP Cennete girecek olan hayvanlar 1- Salih aleyhisselamın devesi, 2- İbrahim aleyhisselamın danası, 3- İsmail aleyhisselamın koçu, 4- Musa aleyhisselamın sığırı, 5- Yunus aleyhisselamın Yunus ismi verilen balığı, 6- Üzeyr aleyhisselamın merkebi, 7- Süleyman aleyhisselamın karıncası, 8- Belkıs’a gönderilen hüdhüd, 9- Eshab-ı Kehf’in Kıtmir isimli köpeği, 10- Muhammed aleyhisselamın devesi. Bu hayvanların, Cennete koç şeklinde gireceği bildirilmiştir. Mişkatül-Envar, Şir'at-ül-islam şerhi Deli Cennete gider mi? Sual Deli, ahirette nereye gider? Doğuştan deli ise veya sonradan delirmişse ne olur? CEVAP Allahü teâlâ, iman ve ibadette kullarından gücü yetmediği şeyleri istememiştir. Bunun için, Müslüman iken deli olan, uykuda iken ölen kimse, bu halinde imanlı olduğunu tasdik etmiyorsa da, Müslümanlığı devam etmektedir. Kâfir iken deliren de küfrünü ilan etmiyorsa da, önceki küfür hâli devam etmektedir. Doğuştan deli olan Müslüman evladı Cennete gider. Kâfir çocukları için yedi tane farklı kavil vardır. O kavillerden biri, onlar da Cennete gidecektir. O kavillerin birine göre de, hesaptan sonra toprak olacaktır. Son sözün önemi Sual Son sözü La ilahe illallah olan cennete girer hadis-i şerifinden murat nedir? Bir mümin aniden ölse, Allah diyemese cehenneme mi gider? CEVAP Son sözün kelime-i tevhid olması şart değildir. İmanlı ölen herkes er geç cennete girecektir. Son sözü La ilahe illallah olan cennete girer hadis-i şerifinden murat; cehenneme uğramadan cennete gireceğinin müjdesidir. Yoksa her Müslüman, velev ki fâsık olsun, günahlarının cezasını çektikten sonra da cennete girecektir. İbni Abidin Demek ki son sözü kelime-i tevhid olmak ayrı bir müjdedir. Cennete giremez Sual Fıkıh kitaplarında, cemaatle namaz kılmanın önemi anlatılırken, Cemaati özürsüz terk eden, Cennet’in kokusunu duyamaz deniyor. Kokusunu duyamaz ne demek? Yani cemaat sünnetini terk eden kâfir olmayacağına göre, Cennete gider de, Cennetteki kokuları mı duyamaz? CEVAP Cennetin kokusunu duymaz demek, Cennete hiç girmez, kokusu duyulacak yerlerden bile geçemez demektir. Yani cemaati kasten terk eden, önem vermeyen kâfir olur. Sadece cemaat sünnetini değil diğer sünnetleri de, yapmayan değil, onlara önem vermeyen kâfir olur. Yapmayan sevabından mahrum kalır. Ama Sünnetin ne önemi var derse, sünnete kıymet vermemiş olur. Bu da küfürdür. Bir özürle veya tembellikle cemaate gitmeyen kâfir olmaz. Cennetin bedeli Sual Deylemi’de bildirilen, Cennetin bedeli Lâ ilâhe illallah, nimetin bedeli de Elhamdülillah’tır hadisine göre, bir gayrimüslim, lâ ilâhe illallah dese, Cennetin bedelini ödeyip, onu satın almış olmaz mı? CEVAP Kur’an-ı kerimin bazı âyetleri, diğerlerini açıkladığı gibi, hadis-i şeriflerin bir kısmı da diğerlerini açıklar. Şartsız bildirilen haberler, şartlı olarak anlaşılır ifadesi, dinimizde bir kuraldır. Müslüman olmayan kimse, kesinlikle Cennete giremez. Bir gayrimüslim, lâ ilâhe illallah dese de Cennete giremez. İmanın altı şartına inanma mecburiyeti vardır. İnanmak da yetmez, ayrıca beğenerek söylemek gerekir. Dille söylemek de yetmez, kalble tasdik etmek de şarttır. İhlas da şarttır, Ancak ihlâsla, lâ ilâhe illallah diyen Cennete girer hadis-i şerifi ihlâssız söylemenin değersiz olduğunu gösteriyor. Peki, ihlâs nedir? Bunu da Peygamber efendimiz açıklıyor, İhlâs, haramlardan sizi menetmesidir buyuruyor. Bezzar, Hatib İmanın alameti, farzları yapıp haramlardan sakınmaktır. Haramlardan sakınılmıyorsa, ihlâs yok demektir. Sadece ihlâs yetmiyor, kalble tasdik de gerekiyor. Bir hadis-i şerif meali Kalble tasdik edip, ihlâsla kelime-i şehadeti söyleyen Cennete girer. [Taberani] Bir de bunları beğenmek şartı vardır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir İnanarak, beğenerek ihlâsla Lâ ilâhe illallah diyene Cennet vardır. [İbni Hibban] Kalble tasdik, ihlâs, haramlardan kaçmak ve beğenmek de yetmez. Bir hadis-i şerif meali İhlâsla, “Rabbimin Allah, dinimin İslam ve Peygamberimin Muhammed aleyhisselam olduğuna razıyım” diyen Cennete girer. [İ. Ahmed] Demek ki gayrimüslim, diğer bütün dinleri bâtıl, İslamiyet’i de tek hak din olarak kabul etmezse, Muhammed aleyhisselamı kendi peygamberi olarak kabul etmezse, Cennete giremez. Ayrıca, Amentü’de bildirilen imanın altı esasına da inanmak şarttır. Biri noksan olursa, iman olmaz. Nimetin bedeli Elhamdülillah emrine uyarak, sadece Elhamdülillah demekle nimetin bedelini vermiş olur muyuz? Bir kimsenin eline bir miktar para geçse, onunla şarap alıp içse, Elhamdülillah, elime para geçti, şarabımı alabildim dese, nimetin şükrünü eda etmiş olamaz. O nimeti, dinimizin yasaklamadığı yerde, hattâ dinimizin emrettiği yerlerde kullanırsa, ancak o zaman şükretmiş olur. İmansızın Allah demesi Sual La ilahe illallah diyen Cennete girer hadisine, kâfir, münafık, mürtet, bid’at ehli de dâhil midir? CEVAP Ölçü şu İmansız olarak ölen Cennete giremez. İslamiyet’i hak din bilmedikten sonra, ne yaparsa yapsın faydası olmaz. Demek ki bir kimse, diğer bütün dinleri bâtıl, İslamiyet’i de tek hak din olarak bilmezse, Muhammed aleyhisselamı kendi peygamberi olarak kabul etmezse, Cennete giremez. Sual İnsan, iman etmekle mi yoksa çok amel, ibadet etmek suretiyle mi Cennete girer? Cevap Miftâhul-Cennet kitabında, konu ile alakalı olarak deniyor ki “Yalnız iman etmekle Cennete girilir, fakat, yalnız amel, ibadet yapmakla, Cennete girilmez. Amelsiz iman makbuldür, imansız amel ise, makbul değildir. İmanı olmayanların yaptıkları ibadetler, hayırlı işler, sadakalar, kıyamette hiçbir işe yaramaz. İman başkasına hediye verilmez, amelin, ibadetin sevabı ise verilir. İman vasiyet edilmez, amma bir kimse, kendisi için amel yapılmasını, vasiyet edebilir. Ameli, ibadeti terk eden, kâfir olmaz, lakin imanı terk eden ve amele kıymet vermeyen kâfir olur. Özrü olandan, aciz olandan amel affolunur. İman ise, hiç kimseden af olunmaz.”

cennetin en alt tabakasına kimler girecek