''Her türkünün bir hikayesi Her hikayenin iki kahramanı vardır'' Ne zaman hasret dese yüreğim Seyreylerim Semadır göz ucum Düşlenirim O an bal tutar bulutlar Gözlerin dengi olur geceme Beklerim sonra Gece boyu, Bir damla hissini beklerim Dilim bir türkü çalar rüzgardan Gamına saklanır Seyduna'nın
Karadırkaşların ferman yazdırır, Bu aşk beni diyar diyar gezdirir, Lokman Hekim gelse, yaram azdırır, Yaramı sarmaya yar kendi gelsin. Ormanlardan aşağı aşar geçerim, Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim. Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur, Nazlı yarin hayali karşımda durur.
Her türkünün farklı bir hikayesi var. Kimi türkü kara sevdayı, kimi türkü gurbeti, kimi türkü de özlemi anlatır. “Ah bir ataş ver cigaramı yakayım” türküsü de bunlardan biri. ÇANAKKALE TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ. Dumlupınar Denizaltısı çarpışmanın etkisiyle saniyeler içinde sulara gömülmüştür.
Üstüne çıkıp ta yâre bakılmaz. Yârim güzel deyip çalım satılmaz. Ne ettin Arap ne ettin. Çevresi aynalı da allı gelini. Arabın evleri bir uçtan bir uca. İçinde yatmadım üç gün üç gece. Ne ettin, neler ettin allı gelini, Çevresi aynalı telli gelini. Arabın evleri hamam yakın.
Hertürkünün bir hikayesi vardır. Geçmişten günümüze halk şairlerimizin yazdığı hem kendi dönemini hem insanı anlatan türkülerimiz, kültürümüz için vazgeçilmezdir. Bu günlerde her ne kadar türkülere olan ilgi azalsa da türkülerimiz bizim için çok değerlidir.
TÜRKÜNÜN ÖZ GEÇMİŞİ. Türkçe söylenmiş şiir anlamına gelen "Türkü" nün "Türkî" sözünden geldiği görüşü ittifakla kabul edilmiş bir görüştür. Yani, "Türk" kelimesine Arapça "î" ilgi ekinin getirilmesiyle vücut bulmuştur. "Türk'e has" anlamına gelen bu söz halk ağzında "Türkü" şekline dönüşmüştür
k63tvj. Her türkünün, her şarkının bir hikayesi var elbet. Bu türkülerin, şarkıların herk esçe bilinenlerinin hikayeleri hep merak ediledurmuştur. Hele sözler biraz hüzünlü ise eserin kendisi kadar hikayesi de dillerde dolaşır. Hey 15’li Türküsü’ de hikayesi en çok konuşulanlardandır. Gelin Hey 15’li Türküsü’ nasıl bir hikaye üzerine yazılmış beraberce bakalım. Çokça konuşulan hikaye Kurtuluş Savaşı döneminde geçer. Cepheye giderek kurtuluş mücadelesine katılanların sayısı gitgide artmaktadır. Cephedeki asker ihtiyacı arttıkça orduya katılanların yaşları da gitgide düşmektedir. Türkünün ismi Hey 15’li olunca hikayenin 15 yaşla ilgisi olabileceği düşünülebilir. Oysa hikayenin geçtiği yılı işaret eder. Hicri takvime göre 1315 doğumlu gençler askere alınmaya başlamıştır. Tokatlı Hüseyin de cepheye katılacak 15’lilerden biridir. Başka bir anlatımda hikayenin baş kahramanının ismi Halil olarak geçer. Hediye, bir genç kız… Hüseyin’in nişanlısıdır. Hüseyin cepheye giderken geri geleceğinin sözünü vererek Hediye’ye veda eder. Çanakkale cephesinde kurtuluş mücadelesine katılan Hüseyin, savaş uzadıkça geri dönemez. Hüseyin’den haber alınamayınca Hediye evlendirilir. Fakat 60 yaşındaki kocası kısa süre sonra hayata veda eder. Bu sırada Rum çeteciler Hediye’yi kaçırırlar. Hediye çetecilerden kurtulmayı başarmış olsa da adı kötüye çıkar. Hediye başını alıp gider. Kurtuluş Savaşı bitmiş ve savaş kazanılmıştır. Hüseyin sağ kalmayı başararak geri döner. Hediye’nin artık köyde olmadığını öğrendiğinde kahrolur. Türkü Hüseyin ve Hediye’nin karşılıklı konuşması şeklindedir. İşte Hey 15’li türküsünün sözleri… Ey onbeşli onbeşli Tokat yolları taşlı Onbeşliler gidiyor Kızların gözü yaşlı Aslan yarim kız senin adın Hediye Ben dolandım sen de dolan gel beriye Fistan aldım endazesi onyediye Gidiyom gidemiyom Az doldur içemiyom Sevdiğim pek gönüllü Koyup da gidemiyom Aslan yarim kız senin adın Hediye Ben dolandım sen de dolan gel beriye Fistan aldım endazesi onyediye Giderim ilinizden elinizden Kurtulam dilinizden Yeşil baş ördek olsam Su içmem gölünüzden Aslan yarim kız senin adın Hediye Ben dolandım sen de dolan gel beriye Fistan aldım endazesi onyediye
Her türkünün bir hikâyesi var… Bunlardan biri de "HEY ON BEŞLİ" türküsüdür. "HEY ON BEŞLİ ON BEŞLİ" Türküdeki “15’li” ibaresiyle askere hicrii 1315 yılında giden şahıs kastediliyor. TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ Hicri 1315 doğumlu Tokatlı Halil evin en küçüğüdür. Yasa gereği her evde bir erkek, ailesinin güvenliğini ve geçimini sağlamak için askere alınmayabiliyordu. Ama Halil, gönüllü olarak Çanakkale’ye gitti. Geride bıraktığı annesi Rum çeteciler tarafından öldürülür, sözlüsü Hediye’ de kaçırılır. Hediye’nin bu andan itibaren hayatı kararır. Hediye’yi uzun bir aradan sonra serbest bırakırlar. Halil’de köyüne döner. Hediye’nin başından geçenleri yanlış anlar. Ve kavuşmak ahirete kalır. Türkü bir ağızdan değil Halil ve Hediye´nin karşılıklı konuşması şeklinde söyleniyor. “15’Lİ TÜRKÜSÜ BİR AĞIT” Bu ağıt Çanakkale savaşında bir hüznün hikâyesinin dışavurumu… Ancak günümüzde “Hey 15’li” türküsünü, düğünlerde oyun havaları olarak dinliyoruz, ritim tutuyoruz. Çanakkale Türküsünün Hikayesi Çanakkale İçinde Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı, Ana Ben Gidiyom Düşmana Karsı. Of Gençliğim Eyvah. Çanakkale İçinde Bir Uzun Selvi, Kimimiz Nişanlı Kimimiz Evli. Of Gençliğim Eyvah. Çanakkale Üstünü Duman Bürüdü, On Üçüncü Fırka Yürüdü. Of Gençliğim Eyvah. Çanakkale İçinde Bir Dolu Testi, Analar Babalar Mektubu Kesti. Of Gençliğim Eyvah. ..... Türkünün Hikayesi Anadolu halkının kahramanlığını destanlaştırdığı savaşlardan biri de Çanakkale cephelerinde olur. Büyük imkansızlık içinde verdiği bu çetin mücadelede, bağımsızlığı için gerektiğinde çok şeyler yaratabileceğini bütün Dünyaya bir kez daha anlatmıştır. Birinci Dünya Savaşı İtilaf Devletleri dediğimiz İngiltere, Fransa ve Rusya ile, İttifak Devletleri dediğimiz Almanya, Avusturya ve İtalya’nın birbirleriyle savaşmasıyla başlar. Almanya’ya saldırabilmesi için Rusya’nın silah ve cephane ihtiyacı vardı. Bunun için Boğazlar yoluyla Rusya’nın İngiliz ve Fransız kuvvetleriyle birleşmesi gerekiyordu. Oysa ki Osmanlı Devletinin harbe girmesi üzerine Çanakkale boğazını geçmek için Osmanlı Devletine Çanakkale’de cephe açmaları gerekti. İtilaf Devletlerine ait bir donanma 18 Mart 1915′te Çanakkale Boğazı’nı geçmeye kalkıştı. Burada kahramanca çarpışan Türk kuvvetleri karşısında büyük kayıplar vererek geri çekildi. Bu sefer Gelibolu yarımadası’nın çeşitli yerlerine kuvvetler çıkararak karadan İstanbul’a yürümeyi denediler. Ne yazık ki yapılan sayısız hücumlar Türk süngüsü karşısında eriyip gidiyordu. Son olarak büyük bir taarruzla Gelibolu yarımadası üzerinden Marmara’ya ulaşmayı denediler. Ansızın yaptıkları bu taarruz da Anafartalar ve Arı burnu, bölgelerinde benzeri görülmemiş bir müdafaa ile durduruldu. Türkleri bu cephelerde yenemeyeceklerini anlayan düşman buraları terk ederek çekilmek mecburiyetinde kaldı. Yüz binlerce şehit verdiğimiz bu savaşın bütün Anadolu’da heyecan uyandırması, bu savaşa doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden hasılı yurdun dört bucağından gönüllü asker gitmesindendir. Çanakkale türküsü hikayesi – 2 Çanakkale Türküsünün hikayesi Emrullah Nutku’nun “Çanakkale Şanlı Tarihine bir Bakış” adlı eserinde yer alan bir mektuptan yola çıkılarak yazıldığı yazan Emrullah Nutku’nun kardeşi Seyfullah’tır. 1903 doğumlu olan Seyfullah savaşın arifesinde Çanakkale Sultanisi lisesi 1. sınıf öğrencisidir. Seyfullah, Çanakkale’den gönderdiği ve üzerinde 29 Eylül 1914 tarihi yazılı olan mektubunda şöyle der Sevgili Anneciğim, Canımıza tak diyen iki yıllık gurbet hayatından artık kurtuluyoruz. Sana ve aileme kavuşacağım için seviniyorum. Mektebimizi alıyorlar. hastane olacakmış, bizi de İstanbuldaki mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu da askerlik hizmetine gidiyorlar, büyük sınıflar da gönüllü yazılacaklarmış. Bugün Türkçe hocamız sınıfa geldi, ama çok kalmadı, bize veda etti. Bize; “Zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılan hizmetten kutsi olduğunu” söyledi. Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarından askerler geçiyor. “Çanakkale içinde Aynalı çarşı, Anne ben gidiyorum düşmana karşı” şarkısını söylüyorlar. At üstünde zabitler, top arabaları, mekkare ve deve kervanları sokağımızı doldurdu. Harp olacakmış. İngiliz ve Fransız harp filoları boğazın dışında dolaşıyormuş. Buraları bombardıman edeceklermiş. Bu bombardımanı görmek isterdim, ama yakında Çanakkale 'den ayrılacağız. Ama size kavuşacağım ben. Beybabamın, sizin ellerinizi öper kardeşlerime selam ederim. Oğlunuz Seyfullah. Mekanınız Cennet Olsun Mehmetler, Bu Vatanın Evlatları Her daim sizlere gurur duyacak ve rahmetle anacaktır sizleri.
Haberler > Anlamını Bilmeden Dinlediğimiz Bu Toprakların Ezgileri 11 Türkünün Yürek Burkan Hikayesi - 1700 Kimi aşktan, sevdadan kimi dertten tasadan kimi de ölümden yastan söylenmiş bu türküler, yakılmış bu ağıtlar; öyle yürek dağlayan hikayelere sahipler ki! Nesiller boyu anlatılagelen bu hikayelerden 11 tanesini sizler için derledik, buyrunuz... 1. Arda Boylarında Kırmızı Erik 2. Bitlis'te Beş Minare 3. İki Keklik 4. Çift Jandarma 5. Çökertme 6. Neredesin Sen 7. Havada Bulut Yok 8. Ümmü Kızın Ağıdı 9. Bebeğin Beşiği Çamdan 10. Karadır Kaşların 11. Mağusa Limanı
Yayın Tarihi 14 Eylül 2021 Salı / 0950 Yerli Müzik Her türkünün farklı bir hikayesi var. Kimi türkü kara sevdayı, kimi türkü gurbeti, kimi türkü de özlemi anlatır. “Ah bir ataş ver cigaramı yakayım” türküsü de bunlardan biri. ÇANAKKALE TÜR... Her türkünün farklı bir hikayesi var. Kimi türkü kara sevdayı, kimi türkü gurbeti, kimi türkü de özlemi anlatır. “Ah bir ataş ver cigaramı yakayım” türküsü de bunlardan biri. ÇANAKKALE TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ Dumlupınar Denizaltısı çarpışmanın etkisiyle saniyeler içinde sulara gömülmüştür. Gemide ise 81 kişilik mürettebattan 59 mürettebat hayatını kaybetmiş ve geriye yalnızca 22 kişi sağ kalabilmiştir. Fakat bu 22 kişi geminin torpido bölümünde mahsur kalmıştır. Burada kimse ile iletişim kuramayan mürettebat kurtarılmak için nasıl bir yol bulacaklarını düşünmektedir. Sonra akıllarına bir fikir gelir ve telefon şamandırasını su yüzeyine fırlatırlar. Bu sayede gemi ile irtibat da sağlanmış olur. Gemidekiler bu sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için adeta seferber olurlar. Fakat 22 kişiyi uyarmaktan da geri durmazlar. Uyarıları şöyledir “Oksiyeni idareli kullanmak istiyorsanız şarkı-türkü söylemeyin ve sigara kullanmayın!” Aradan saatler geçmiştir ve kurtarma çalışmaları halen devam etmektedir. Mahsur kalan 22 kişinin ise umutları da tükenmektedir. Tam bu anda bir anons gelir “Türkü söyleyebilirsiniz ve sigara içebilirsiniz.” O 22 kişi hep bir ağızdan şu türküyü söyler Ah bir ataş ver cigaramı yakayım Sen sallan gel ben boyuna bakayım Uzun olur gemilerin direği Ah çatal olur efelerin yüreği Yanık olur anaların yüreği Vur ataşı gavur sinem ko yansın Arkadaşlar uykulardan uyansın Uzun olur gemilerin direği Ah çatal olur efelerin yüreği Yanık olur anaların yüreği Ah çatal olur efelerin yüreği Yanık olur anaların yüreği
Türkülerin millî kültürümüzdeki yeri ve önemiyle ilgili, defterinize bilgilendirici bir metin yazınız. Yazınızda günlük hayattan örnekler hayatın gerçeklerini en saf haliyle yansıtan bestelenmiş sözlü eserlerdendir. Türküler sadece birkaç sözden ibaret değildir. Türkülerin içinde insanımızın hayatından kesitler bulursunuz. Yaşanan bütün acı, tatlı olaylar tüm gerçekliğiyle türkülere konu olur. Bu açıdan baktığımızda türkülerimizin kültürümüzdeki yeri, önemi çok acılarıyla, sevinçleriyle, özlemleriyle insanımızın hayatta neler yaşadığını anlatır. O yüzden her türkünün farklı bir hikayesi vardır. Dolayısıyla sözlü kültür ürünlerimizin bir parçası olan türküler kültürümüzün yaşatılması adına büyük önem taşır. Türküler kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarılmasında çok önemli rol oynar. Türkülerden geçmişte milletimizin neler yaşadığını öğreniriz. Bu anlamda türkülerin haber verici, bilgilendirici bir özelliği vardır. Örneğin Yemen türküsünü dinlediğinizde savaş yıllarında ecdadımızın neler yaşadığını öğrenebilirsiniz. Yine tarihimizdeki savaş yıllarını anlatan Havada Bulut Yok türküsü vardır. Daha bunun gibi sayısız türküye bakarak kültürümüz ve tarihimiz hakkında bilgi edinmek olarak türkülere kulak vermeliyiz. Zira her türkü içinde bir yaşanmışlık vardır. Bizler de türkülerimizi çokça dinlemeli ve söylemeliyiz. Böylece milli kültürümüzün yeni nesillere aktarılmasına katkı sağlarız. Ben türkü dinleyerek büyümüş biri olarak kendimi çok şanslı hissediyorum. Ancak yeni nesil üzülerek söylüyorum ki türkülerimizden bihaber yetişiyor. Oysa o kimsenin yüzüne bile bakmadığı türküler milli kültürümüzün en temiz halidir.
her türkünün bir hikayesi vardır