KriminolojiDersi Notları 2012. Ankara Ün. Hukuk Fakültesi Roma Hukuku 2012 Bütünleme Sınavı Soru ve Cevapları. Ankara Ün. Hukuk fakültesi Roma Hukuku Yılsonu Sınavı. Ankara Ün. Borçlar Hukuku Genel hükümler Bütünleme 2012. Ankara Ün. Hukuk fakÜltesİ İdare hukuku yilsonu sinavi (2-b) soru ve yanitlari. Hukuk Fakültesi Ders Notları - Sınav Soruları: iticülü: Hukuk Lisans Eğitimi: 66: 09-03-2009 21:27: Hukuk Eğitiminden Alınacak En Önemli Ders! neu_lawyer: Hukuk Lisans Eğitimi: 42: 21-07-2007 22:06 HukukunTemel Kavramları dersi için çalışma kaynaklarını sizler için toparladık, derledik ve faydalanmanız için yayınlıyoruz. Önceki yıllara ait çıkmış sorulara, deneme sınavlarına, ders notlarına ve özetlerine, ders kitaplarına aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz. search Çıkmış Soruları Ara. İlgiliKategoriler Maliye Ders Notları. Devamı 2017-2018 Maliye ve Vergi Hukukunda Yapılan Önemli Değişiklikler. MALİYE BÖLÜMÜ BAZI DEĞİŞİKLİKLER Bu paylaşımın amacı 2016-2017-2018 yılların da gerek olağanüstü khk’lar gerekse kanun vb araçlarla yapılan değişiklikleri sizlerle paylaşmaktır. ÖDENEK AKTARIMI: 1. BekçilikSınav Sonuçları Açıklandı 10 Bin Bekçi Alımı Bekleniyor! Ders Notları 2018/2 Merkezi Atama Tercih Kılavuzu Yayımlandı KPSS Soruları; RomaHukuku Ders Notları; Roma Hukuku, Antik Roma’nın hukuk sistemidir. Kamu hukuku ve özel hukuk ayrımına dayanmaktadır. Roma hukuku test,pratik sınav soruları için çalışma odasından da faydalanabilirsiniz. 1) 11.02.2019-ROMA HUKUKU. FN9f. Uzman Öğretmenlik Konu Özetleri Tüm Modüller Uzman Öğretmenlik Konu Özetleri Tüm Modüller Ders Notları İNDİR BTR Öğretmeni Bahattin KUŞ taarafından hazırlanan ders notlarıdır. HUKUK KAVRAMI 1. Ünite Hukuk kavramı değişik biçimlerde tanımlanmaktadır. Bazı hukukçulara göre hukukun tanımı, toplum yaşamını düzenleyen ve devlet yaptırımı ile desteklenmiş bulunan kurallar bütünü şeklinde yapılmıştır. Bazılarına göre ise hukukun tanımı, toplum hayatında kişilerin birbiriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ve uyulması kamu kudreti ile desteklenmiş bulunan sosyal kurallar bütünüdür şeklinde ifade edilmektedir. Bazılarına göre de hukukun tanımı, cemiyet halinde yaşayan şahısların sosyal bakımdan önemli olan davranışlarını düzenleyen, müşterek hayatın huzur, sükun ve karşılıklı güven içinde sürmesini sağlayan emir ve yasaklardan oluşan sosyal davranış kurallarının bütünü olarak yapılmaktadır. Özetle ifade etmek gerekirse hukuk, sosyal hayatı düzenleyen maddi yaptırımlı kurallar bütünüdür. Hukukun sosyal hayatı düzenlemesinin yanında din kuralları, ahlak kuralları, görgü kuralları gibi bazı kurallar da toplumsal yaşamı düzenlemektedir. İnsanlar toplu halde bir arada yaşamaktadırlar. Birlikte yaşamak zorunda olmanın çeşitli maddi ve manevi nedenleri bulunmaktadır. İnsanların içinde yaşadıkları toplumla ve birbirleriyle olan ilişkilerinde bir düzenin olması gerekmektedir. Toplumu oluşturan bireylerin her istediklerini yapmaya kalmaları halinde o toplumda karmaşanın hatta kaosun çıkması kaçınılmazdır. Sosyal hayatın bir düzen içinde devam etmesi için belirlenmiş kuralların olması gerekmektedir. Herkesin kendi kuralını benimsemesi gibi bir durumdan söz edilemeyeceği için, herkesin üzerindeki bir gücün bu kuralları belirlemesi gerekmektedir. Kişilerin neleri yapmak, nelerden kaçınmak zorunda olduklarını, yani sosyal ilişkileri düzenleyen kuralların belirlenmiş olması gerekmektedir. Belirlenmiş sosyal kurallar çerçevesinde kişiler emir ve yasaklara uydukları zaman yukarıda belirtilen sosyal hayatın bir düzen içinde devamı sağlanmış olacaktır. Ancak belirlenen sosyal kurallara uyulmadığı zaman bu durum bir tepkiyle karşılanacaktır. Sosyal kurallara uyulmadığı zaman karşılaşılan tepkiye yaptırım müeyyide denir. SOSYAL HAYATI DÜZENLEYEN KURALLAR Sosyal hayatın huzur ve güvenli bir şekilde devam etmesini sağlayan ve sosyal hayatı düzene sokan çeşitli kurallar bulunmaktadır. Bu kurallar şu şekilde sıralanabilir Din kuralları Ahlâk kuralları Görgü kuralları Hukuk kuralları HUKUK KURALLARININ ÖZELLİĞİ VE HUKUK SİSTEMİ ÜNİTE 2 HUKUKUN MÜEYYİDESİ – Ceza – Cebri İcra – Tazminat – Hükümsüzlük – İptal Yaptırım Müeyyide Yaptırım müeyyide, kurallar ihlal edildiğinde gösterilen tepkidir. Konulan kurallara, kuralların belirlediği emir ve yasaklara uyulmadığında karşılaşılacak olan tepkiye müeyyide yaptırım denir. Bir kimsenin başkasının malını çalması durumunda, hırsıza devletin belirlediği kuralları ihlal ettiği için gösterilen tepki müeyyidedir. İki tür yaptırım vardır. Bunlardan biri maddi yaptırım, diğeri de manevi yaptırımdır. 1. Manevi Yaptırım Hukuk kuralları dışındaki sosyal hayatı düzenleyen diğer kurallara din, ahlâk ve görgü kuralları uyulmadığında gösterilen tepkiye manevi yaptırım denir. 2. Maddi Yaptırım Belirlenen hukuk kurallarına uyulmadığında gösterilen tepkiye maddi yaptırım denir. Hukukun Dalları 1. Özel Hukuk Bir şahıs ile diğer bir şahıs arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarıdır. 2. Kamu Hukuku Bir şahıs ile devlet veya bir devlet ile diğer bir devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarıdır. Devlet ile şahıs arasındaki ilişkilerde; eğer devlet üstün bir otorite yani “kamu kudreti” olarak katılıyor ve böylece ilişkinin tarafları arasındaki eşitlik değil bir altlık-üstlük durumu sözkonusu ise bu ilişkiyi düzenleyen hukuk kuralı kamu hukukudur. ÜNİTE-3 KAMU HUKUKUNUN DALLARI Kamu hukukunun en önemli özelliği devletin üstün durumda olmasıdır. KAMU HUKUKU 1. Anayasa Hukuku 2. idare Hukuku 3. Ceza Hukuku 4. Yargılama Hukuku 5. Devletler Umumi Huk 6. Vergi Hukuku 7. İş Hukuku olmak üzere 7 kısma ayrılmaktadır. 1- ANAYASA HUKUKU Türkiye Cumhuriyetinin 1982 tarihlidir. Bu anayasa 12 Eylül 1980 harekatından sonra oluşan Danışma Meclisince hazırlanmıştır. Anayasaya son şeklini Milli Güvenlik Konseyi vermiştir. 7 Kasım 1982 tarihinde halk oylamasına sunulmuş ve kabul edilmiştir. Anayasamız bir başlangıç ve buna ilaveten bunun haricinde 7 kısımdan oluşmaktadır. Toplam 177 asıl madde ve 16 geçici maddesi vardır. ANAYASANIN TEMEL İLKELERİ İnsan Haklarına Saygılı Devlet ilkesi 2. Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet ilkesi 3. Demokratik Devlet ilkesi 4. Laik Devlet ilkesi 5. Sosyal Devlet ilkesi 6. Hukuk Devleti ilkesi olmak üzere toplam 6 temel ilkeye dayanmaktadır. insan Haklarına Saygılı Devlet İlkesi İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi Birleşmiş Milletler Genel KurullU1da 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilmiştir ve 30 maddeden oluşmaktadır. Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet İlkesi Atatürk ,din, dil ayrımı yapmaksızın Türk vatan ve milletinin bölünmez bir bütün olduğu, Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk sayılması gerektiği temel inancına dayanmaktadır. Anayasamızın 66. maddesi Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür demek suretiyle din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin herkesi Türk saymıştır. Bu madde Atatürk milliyetçiliğinin bir yansımasıdır. Laik Devlet İlkesi Osmanlı devleti teorik bir yapıya sahipti. Laiklik, dinsizlik, ahlaksızlık, dine ve Allaha karşı olmak demek Anayasanın 24. maddesinde herkes vicdan ve dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir ilkesi ile de teminat altına alınmıştır. Sosyal Devlet ilkesi Sosyal devlet ilkesini gerçekleştirecek iki önlem vardır. Bunlar; 1- Ulusal gelirin toplum bireyleri arasında adaletli bir biçimde dağılmasını sağlayacak mali, iktisadi önlemleri almak GELİRİN ADALETLİDAĞILIMI 2- Vatandaşlara insan haysiyetine yakışır asgari bir yaşayış düzeyi sağlayabilmek için gerekli sosyal yardım önlemlerini almak ve geliştirmek. SOSYAL YARDIM Anayasamızda sosyal devlet ilkesinin gerçekleşmesini sağlamak için çeşitli ilkelere yer verilmiştir. Örneğin ailenin korunması, topraksız çiftçilerin topraklandırılmaları, çalışanların sosyal ve ekonomik önlemlerle korunması, adaletli bir ücret rejiminin uygulanması, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olması. Hukuk Devleti İlkesi Hukuk devleti vatandaşlara temel hak ve hürriyetleri tanıyan idarenin ve idare makamlarının hukuka bağlılıklarını sağlayarak vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlayan devlettir. Hukuk devleti ilkesi için şu hususların gerçekleşmesi gerekir. Hukuk devleti ilkesinin unsurları; ı. Temel hak ve hürriyetler güven altında bulunmalıdır; Temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlanabilir. 2. Kanunların ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin Anayasaya uygunluğu sağlanmalıdır; Bu görev anayasa mahkemesine verilmiştir. Anayasa mahkemesi kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM meclis içtüzüğünün anayasaya uygun olup olmadığını denetler, anayasaya aykırı hükümlerin tamamını yada bir kısmını iptal eder. 3. İdarenin hukuka bağlılığı sağlanmalıdır. Anayasamıza göre idarenin her tür eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır. Bu hüküm ile yönetimde keyfiliği önlemek istemiştir. YASAMA ORGANI 2. YÜRÜTME ORGANI A- CUMHURBAŞKANI B- BAKANLAR KURULU 3. YARGI ORGANI YASAMA ORGANI Yasama Organı TBMM’dir. TBMM genel oyla seçilen 550 milletvekilinden oluşur. 30 yaşını doldurnuş her Türk milletvekili seçilebilir. Seçimler 2Yılda bir yapılır. YÜRÜTME ORGANI a- Cumhurbaşkanı; Cumhurbaşkanı TBMM tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı seçilecek kişilerin 40 yaşını doldurmuş olmaları ve yüksek öğrenim yapmış olmaları gerekir. 7 yıllık bir süre için seçilir. Bir kimse iki defa cumhurbaşkanı seçilemez. Cumhurbaşkanı sorumsuzdur. Ancak vatana ihanet ile suçlanabilir. Bunun haricinde suçlanamaz. b- Bakanlar Kurulu; Bakanlar kurulu başbakan ve bakanlardan oluşur. Başbakan cumhurbaşkanı tarafından TBMM üyeleri arasından atanır. Bakanlar başbakanca seçilir ve cumhurbaşkanınca atanır. Bakanlar meclis dışından da seçilebilirler. Başbakanın meclis içinden seçilmesi gerekir. YARGI ORGANI Anayasaya göre yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Hakimler azlolunamaz, kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce 65 emekliye ayrılamaz, aylıklarından yoksun bırakılamaz. Mahkemelerin kurulması, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Yargı organlarının yüksek mercileri Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Askeri Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi, Sayıştay, Anayasa Mahkemesidir. Yargı organları ile ilgili bir kuruluş da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruludur. Bu kurulun başkanı Adalet bakanıdır. Bu kurul hakimlerin özlük işleri hakkında kesin karar verir. 2- İDARE HUKUKU İdare terimi hukuki açıdan iki Biri idare işlerini gören teşkilat hizmeti ve faaliyetleridir. İDARI TEŞKİLAT Genel idare ve mahalli idare olmak üzere iki kısımdan oluşur. 1 Genel İdare Genel idare bütün ülkeyi kapsamakta olup merkez teşkilatı ve taşra teşkilatı olmak üzere ikiye ayrılır. a- Merkez Teşkilatı Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve bu kurulun üyeleri en önde gelir. b- Taşra Teşkilatı Ülke yönetimi iller ve ilçelere ayrılır. İl idaresinin başında vali, ilçe idaresinin başında kaymakam bulunur. Her ilde her bakanlığın temsilcisi olarak birer müdür bulunur. Milli Eğitim Müdürü, Sağlık Müdürü, Sanayi ve Ticaret Müdürü gibi. 2- Mahalli İdareler Mahalli idareler İl özel idareleri, Belediye İdareleri ve Köy idareleri olmak üzere üç gruptan oluşur. Mahalli idarelerde yerinden yönetim ilkesi hakimdir. Mahalli idareler kamu hukuku hükmi tüzel şahıslarıdır ve kanunla düzenlenirler. Seçmenler tarafından seçimle oluşturulur. İl özel idaresinin organlarından olan il genel meclisi üyeleri, belediye idaresinin organları olan belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri, köy idaresinin organı olan muhtarlar ve köy ihtiyar meclisi üyeleri seçimle işbaşına gelir. İDARİ PERSONEL Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanan kişiye memur denir. Memurların özlük işleri kanunla düzenlenir. Bununla ilgili kanun 657 sayılı devlet memurları kanunudur. İDARİ İŞLEMLER İdarenin hukuki işlemleri idari işlem ve idari sözleşme olarak iki gruba ayrılır. İdari işlem idare tarafından yapılan tek taraflı bir işlemdir. İdari işlemler de yapıcı ve belirtici olmak üzere iki kısımda incelenir. Yapıcı işlem tüzük ve yönetmelik çıkarma, belirtici idari işlemler ise diploma düzenleme, vergi tahakkuk ettirme gibi. İdari sözleşmeye örnek; Maden Kanununda düzenlenen madenlerle ilgili işletme imtiyazı. 3- CEZA HUKUKU Suç teşkil eden eylemleri ve bu eylemlere verilecek cezaları düzenler. Ceza Hukukunun kaynağı 1926 tarihli Türk Ceza Kanunudur. Ceza Hukukunun temel ilkesi kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesidir. Suçlar ve cezalar mutlaka kanunla belirlenir. SUÇUN UNSURLARI Suç; Kanunun ceza tehdidi ile yasaklamış olduğu fiildir. Suçun üç unsuru vardır; 1- Kanuni Unsur Tipiklik, 2- Maddi Unsur Hareket; a- İcra Yapma, b- İhmal Yapmama, 3- Manevi Unsur Kusurluluk a- Kast b- Taksir 1- Kanuni Unsur Fiilin ceza kanununda yazılı olan tanıma uygun olmasıdır. Bu unsura tipiklik de denilmektedir. Bu unsur kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin bir sonucudur. 2- Maddi Unsur Harekete dayanır. Maddi Unsur da kendi içerisinde ikiye ayrılır; a- İcra Yapmak; Hırsızlık suçu, menkul bir malın bir yerden alınmasıyla işlendiği yani bir yapmayı gerektirdiği için icra-i bir suçtur. b- İhmal Yapmamak; Örneğin geçit bekçisinin tren yolunu kapatması, hemşirenin öldürmek istediği hastaya ilaç vermemesi gibi. 3- Manevi Unsur Fiilin kusurlu bir irade tarafından yaratılmış olmasıdır ki buna kısaca kusurluluk denilmektedir. Kusurluluk kendi içerisinde ikiye ayrılır; a- Kast; Kanunun suç saydığı bir eylemi bilerek ve isteyerek işlernek iradesidir. Bilmek ve istemek kast unsurunun özetidir. Kanunu bilmek mazeret sayılmaz ilkesinin sonucudur. b- Taksir; Hukuka aykırı sonucu g örmek fakat istememektir. Kasttan sonucun istenmesi olması ile ayrılır. CEZA VE CEZA EHLİYETİ Ceza; Suçun karşılığı olarak öngörülen müeyyidedir. Cezanın iki amacı vardır; 1- Suçlunun ıslahı 2- Suç işlemeyi önlemek. Ceza Ehliyeti; İşlenen suç nedeniyle kişinin cezalandırılıp cezalandırılmayacağını ifade eder. Akıl maluliyetine hastalığına tutulmuş olan kimseye ceza verilmez. Tam ehliyetsizler; 0-11 yaş arası ceza yok. Tam olmayan ehliyetliler; 1 - 11-15 yaş arası grubu kapsar a- 11-15 yaş arasındaki kişi suç işlediğini bilincinde ise ceza verilir fakat indirim yapılır. b- Suç işlediğinin bilincinde değilse ceza verilmez. 2- 15-18 yaş arası grubuna indirimli ceza uygulanır. Tam Ehliyetliler; 18 yaşını bitiren herkes tam ehliyetlidir. Sağır ve dilsizler bakımından tam ehliyet 24 yaşın bitirilmesi ile başlamaktadır. 4- YARGILAMA HUKUKU Yargı hukuk kurallarının bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından dava konusu olaya uygulanmasıdır. Dört çeşit yargıdan bahsedilir. Türk Yargı Sistemi; 1- Anayasa yargısı Anayasa Mahkemesi 2- İdari Yargı Danıştay 3- Askeri Yargı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtay 4- Adli Yargı Yargıtay a- Medeni Yargı b- Ceza Yargısı Adli yargı, medeni yargı ve ceza yargısı olmak üzere iki kısma ayrılır. Yargılama Hukuku da buna uygun olarak medeni yargılama hukuku ve ceza yargılama hukuku olmak üzere ikiye ayrılır. MEDENI YARGILAMA HUKUKU Medeni yargı özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkların mahkemece çözüme bağlanmasında takip edilecek usul ve esasları düzenler. Medeni Yargılama Hukuku Özel Hukuk kapsamına girer. Medeni Yargılama Hukukunun Kaynağı 1927 tarihli Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunudur. 1- Hüküm Mahkemeleri Hüküm mahkemelerine İlk derece mahkemesi de denir. Hüküm ilk derece mahkemeleri ikiye ayrılır; 1- Asliye Hukuk Mahkemesi 2- Sulh Hukuk Mahkemesi Her ilçede bir asliye hukuk mahkemesi bulunur. Asliye hukuk mahkemeleri tek hakimlidir. Ticaret mahkemeleri üç hakimlidir. 2- Denetim Mahkemesi Denetim Mahkemesi kontrol=temyiz Yargıtaydır. İlkderece mahkemelerini Yargıtay denetler. Medeni Yargılama Hukuku ikiye ayrılır. 1- Çekişmeli Yargı Nizalı Kaza 2- Çekişmesiz Yargı Nizasız Kaza 1- Çekişmeli Yargı Bu yargıda iki taraf arasında uyuşmazlık vardır. Bu uyuşmazlığın çözümü için yargıya başvurulur yani dava açılır, Örneğin bir tarla üzerinde iki kişinin aynı anda mülkiyet iddiasında bulunması ya da karı koca arasında varolan şiddetli geçimsizlik sebebiyle mahkemeye müracaat edilmesi. Mahkemeye başvuran tarafa davacı,diğer tarafa kendisine dava açılan tarafa davalı denir. Dava, dava dilekçesi ile açılır. Üç çeşit dava vardır; 1- İfa Davası, 2- Tesbit Davası, 3- İnşa-i Dava. 2- Çekişmesiz Yargı; Zıt menfaatlere sahip iki taraf ve bunlar arasında bir çekişme, anlaşmazlık yoktur. Ferdi menfaatleri korumak için alınacak tedbirleri kapsar. Örneğin; Akıl hastasına vasi tayin etme, evlat edinmeye izin alma, küçüğün kazai rüştüne karar verme, vakıfların mahkeme siciline tescili. CEZA YARGILAMA HUKUKU Ceza hukuk alanında mahkemelerin uygulayacakları yöntem ve esasları belirlemektedir. Temel Kanun i 929 tarihli Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunudur. Medeni yargılamada davayı davacı açarken ceza yargılamasında dava savcılık tarafından açılır. Savcı tarafından açılan bu davaya kamu davası denir. Savcı devlet adına ceza davası açar. Ceza yargılama hukuku mahkemeleri; 1- Sulh Ceza Mahkemesi Tek Hakimli 2- Asliye Ceza Mahkemesi Tek Hakimli 3- Ağır Ceza Mahkemesi Üç Hakimli Denetim mahkemesi ise Yargıtay dır. Sulh ceza mahkemesi savcı hazır olmadan davaya bakabilir. Ancak asliye ceza mahkemesi ile ağır ceza mahkemesinde savcının hazır olması bulunması gerekir. Mahkumiyet kararından önce kişinin hürriyetinin kısıtlanmasına tutuklama tevkif denir. İCRA VE İFLAS HUKUKU Medeni yargılama hukukunun bir parçasıdır ve onu tamamlar. Borcunu ödemeyen kişilerin mallarının devlet organları vasıtasıyla zorla elinden alınarak satılmasını ve alacaklının alacağının ödenmesini düzenler. Bu amaçla kendisine başvurulan organa icra dairesi denir. İcra dairelerinin kararlarına karşı başvurulacak makama icra tetkik mercii adı verilir. Eğer icra takibi bir mahkeme kararına dayanıyorsa buna ilamlı takip denir. icra takibi mahkeme kararına dayanmıyorsa buna ilamsız takip denir. İflas; Kural olarak tacirler iflas eder. İflasın açılmasıyla birlikte borçlu müflis adını alır. İflas eden kişinin mallarının meydana getirdiği bütüne iflas masası denir. DEVLETLER UMUMİ HUKUKU Devletler ile devletlerin ve devletler ile uluslararası kuruluşların ilişkilerini düzenler. Bu hukuk dalına milletlerarası hukuk da denir. Bir devletin kendi ülkesindeki vatandaşlar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuka iç hukuk, bağımsız bir devlet ile diğer bir devletin ya da uluslararası kuruluşun ilişkilerini düzenleyen hukuka da dış hukuk denir. Devletler Umumi Hukukunun Kaynakları şunlardır; 1- Antlaşmalar, 2- Milletlerarası Teamül Yazısız kural, davranış kuralı 3- İçtihatlar Mahkeme Kararları 4- Doktrin Konu ile uğraşan bilim adamlarının görüşleri VERGİ HUKUKU Vergi Hukukunda üç ilke vardır; 1- Genellik 2- Adalet 3- Kanunilik 1- Vergide Genellik; Vatandaşlar arasında ayrım yapmaksızın herkesin vergi yükümlüsü olmasını ifade eder. 2- Vergide Adalet; Herkesten maddi gücüne göre vergi alınmasını ön görür. 3- Vergide Kanunilik; Vergi ve buna benzeyen mali yükümlülüklerde ancak kanunla korunabilmesini sağlamaktadır. 7. İş HUKUKU İş Hukukunun Kaynağı1971 tarihli iş Kanunudur. İş Hukukunun Konuları Şunlardır 1. Hizmet akdi 2. Sendikalar 3. Toplu İş Sözleşmesi 4. Grev ve Lokavt Hizmet akdi Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Hizmet akdinin iki unsuru vardır; İşçinin hizmet taahhüdü+işverenin ücret taahhüdü. İşçiler ve işverenler sendika kurabilirler. Memurlar sendika kuramaz. Sendikalar, Sendikalar Kanununda düzenlenmiştir. Sendikalar Kanunu işçi, iş veren, iş yeri, sendika ve konfederasyonu tanımlamaktadır. İşçi; Hizmet akdine dayanarak çalışanlara denir. İş veren; İşçi sayılan kimseleri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye veya tüzel kişiliği olmayan kamu kuruluşlarına denir. Sendika; İşçilerin ve iş verenlerin menfaatleri için kurdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluş. Konfederasyon; Değişik iş kollarından en az beş sendikanın bir araya gelmesi suretiyle meydana getirdikleri tüzel kişiliğe sahip üst kuruluşa denir. Sendikalar federasyon oluşturamaz. Sadece konfederasyon oluşturabilir. Sendikalar iş kolu esasına göre kurulur. İş yeri esasına göre sendika kurulamaz. Toplu İş Sözleşmesi; Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununda düzenlenmiştir. Toplu iş sözleşmesi işçi sendikası ile iş veren arasında ya da işçi sendikası ile işveren sendikası arasında imzalanır. Hizmet akdi ferdi anlaşma niteliğindedir. Toplu iş sözleşmesi ise statü niteliğindedir. Grev; işçilerin topluca çalışmamalarıdır. Kanun hükümlerine uygun yapılan greve kanuni grev, kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan greve ise kanun dışı grev denir. Siyasi amaçlı grev, genel grev, dayanışma grevi kanun dışı grevdir. İş yeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler hakkında kanun dışı grevin müeyyideleri uygulanır. Lokavt; işçilerin iş veren tarafından toplu halde işten uzaklaştırılmalarıdır. Kanun hükümlerine uygun yapılan lokavta kanuni lokavt, kanuni şartlar gerçekleşmeden yapılan lokavta kanun dışı lokavt adı verilmektedir. Grev ve lokavt yasağının bulunduğu işler Şunlardır . Can ve mal kurtarma işleri . Cenaze ve gömme işleri . Banka ve noterlik işleri . itfaiye, şehir içi kara deniz ve demir yolu ile raylı taşıma hizmetlerinde . Su, elektrik, havagazı, termik santrali besleyen linyit üretimi, doğal gaz ve petrol sondajı, petrol kimya işlerinde Grev ve Lokavtın yapılamayacağı iş yerleri ise şunlardır; -Hastane, aşı ve serum imal eden yerler, klinik, senatoryum, dispanser, eczane, prevantoryum -Eğitim ve öğretim kurumlarında, çocuk bakım evlerinde, huzur evIerinde – Mezarlıkta – Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen yerlerde. ÖZET Kamu hukuku bir üst kavram olup çeşitli dallardan oluşmaktadır. Kamu hukukunun dalları Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku, Yargılama Hukuku, Devletler Umumi Hukuk, Vergi Hukuku ve iş Hukukundan ibarettir. Anayasa Hukuk, devletin şeklini, yapısını, organlarının görev ve yetkilerini, vatandaşların temel hak ve ödevlerini düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür. idare Hukuku, Devlet idaresinin teşkilat ve işleyişini, şahısların idare ile olan ilişkilerini ve kamu hizmetlerinin hukuk kurallarının tümüdür. Ceza Hukuku, suç teşkil eden eylem ve davranışların nelerden ibaret bulunduğunu, suç işleyenlere ne gibi cezaların verileceğini belirleyen hukuk kurallarından ibarettir. Yargılama Hukuku, hukuk ve ceza davalarının görülmesinde uyulacak yöntemleri belirleyen hukuk kurallarından oluşmaktadır. Devletler Umumi Hukuku, devletlerarası ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. Vergi Hukuku Devlet ile şahıslar arasındaki mali ilişkileri düzenleyen-hukuk Kurallarıdır. iş Hukuku, işçi ile işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarının tümümden meydana gelir. ÜNİTE-4 ÖZEL HUKUKUNUN DALLARI ÖZEL HUKUKUN DALLAR Medeni Hukuk 2. Ticaret Hukuku 3. Devletler Özel Hususi Hukuku 1- MEDENİ HUKUK Fertlerin doğumlarından ölümlerine kadar şahsi durumlarını ve ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. Kaynağı 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu ile aynı tarihli Borçlar Kanunudur. Medeni Kanun 4 kısımdan oluşur Ayrıca bir de başlangıç kısmı vardır. Medeni hukuk 5’e Ayrılır A. BORÇLAR HUKUKU B. ŞAHSIN HUKUKU C. AİLE HUKUK E. EŞYA HUKUKU ŞAHSIN HUKUKU Şahısların türlerini, ehliyetlerini, hısımlığı, ikametgahı, şahsiyetin başlangıcı ve sona ermesi konularını düzenler. B. AİLE HUKUKU Aile ilişkilerini düzenler. Nişan1anma, evlenme, boşanma, vesayet, nesep, velayet, çocuğun anne ve babasıyla olan ilişkileri C. MİRAS HUKUKU Mirasa ilişkin hususları düzenler. Miras bırakan kişiye MURİS denir. Kendisine miras kalan kişiye mirasçı denir. Miras kalan malların bütününe tereke denir. D. EŞYA HUKUKU Şahısların eşyalar üzerindeki hak ve yetkilerini ve bundan kaynaklanan uyuşmazlıkları düzenleyen medeni hukuk bölümüdür. Eşya hukukunun konusunu büyük çapta AYNİ HAKLAR OLUŞTURUR. Ayni Hak; Eşya üzerinde sahibine en geniş yetkileri veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haktır. Sahibi olduğumuz mal üzerindeki en geniş hak mülkiyet hakkıdır. BORÇLAR HUKUKU Şahıslar arasındaki borç ilişkilerini düzenler. Şahıslar arasındaki üç kaynaktan oluşabilir. BORÇ; 1. Hukuki İşlem, örneğin; sözleşme 2. Haksız Fiil, örneğin; adam öldürme 3. Sebepsiz Zenginleşme, vermiş olduğumuz bir şeyin sebebinin ortadan kalkması, Örneğin; Nişanlanmanın bozulması. Bir borç ilişkisinde, ALACAKLI+BORÇLU+EDİM den oluşur. EDİM; Borçlunun bir şeyi vermek, yapmak yerine getirmekten kaçınmakla yükümlü olduğu husus yada şeydir. TİCARET HUKUKU Şahıslar arasındaki ticari ilişkileri düzenler. Ticaret hukuku 5 bölümden oluşur; TİCARET HUKUKU; A. TİCARİ İŞLETME HUKUKU B. ŞİRKETLER HUKUKU C. DENİZ TİCARET HUKUKU D. SİGORTA HUKUKU E. KIYMETLİ EVRAK HUKUKU Ticaret kanunu 1564 maddeden meydana gelmiştir. TİCARİ İşletme HUKUKU Türk ticaret kanunu işletme_ esasına dayanmaktadır. Ticari İşletme; Ticarethane, fabrika yada ticari şekilde işletilen diğer müesseselere ticari işletme denir. Tacir; Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir. Tacir dışında kalan kişilere esnaf denir. ŞİRKETLER HUKUKU Şirket ortaklık iktisadi bir amacı gerçekleştirmek yani kazanç elde ederek bunu ortakları arasında dağıtmak amacıyla kurulmuş olan tüzel kişiliktir. Ticaret kanununda 4 tür şirket düzenlenmiştir. Bunlara ilaveten kooperatifte tüzel kişilik taşır ve şirket sayılır. Kooperatif Kooperatifler Kanununda düzenlenmiştir. Şirketler şunlardır; ŞİRKETLER; 1. KOLLEKTİF ŞİRKET 2. KOMANDİT ŞİRKET 3. ANONİM ŞİRKET 4. LİMİTED ŞİRKET 5. KOOPERATİF 1. KOLLEKTİF ŞİRKET Ticari bir işletmeyi bir ticaret ünvanı altında işletmek üzere gerçek kişiler arasında kurulan ve şirket borçlarından dolayı ortaklardan hiçbirisinin sorumluluğunun sınırlandırıllmamış bulunduğu şirkettir. KOLLEKTİF ŞİRKETTE ORTAKLAR ŞİRKETİN BORÇLARINDAN DOLAYI SINIRSIZ VE MÜTESELSİLEN SORUMLUDURLAR. KOMANDİT ŞİRKET Ticari bir işletmeyi bir ticaret ünvanı altında işletmek üzere kurulan ve ortaklardan bir yada birkaçının şirket alacaklılarına karşı sınırlı sorumlu, diğer ortakların ise sınırsız sorumlu bulunduğu şirkettir. ORTAKLARDAN BİRİ YADA BİRKAÇI SINIRLI DİĞER ORTAKLAR İSE SINIRSIZ SORUMLUDURLAR. SINIRSIZ SORUMLU; KOMANDİTE SINIRLI SORUMLU; KOMANDİTER ANONİM ŞİRKET Bir ünvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan borçlarından dolayı da sadece malvarlığıyla sınırlı olarak sorumlu buluna’ ANONİM ŞİRKET EN AZ BEŞ ORTAKLA KURULUR SERMAYESİ EN AZ 5 MİLYAR OLMALIDIR. SERMAYE HER BİRİ EN AZ 500 TL DEĞERİNDE PAYLARA AYRILIR. HER BİR PAYI TEMSİL ETMEK ÜZERE ÇIKARILAN BELGEYE HİSSE SE DENİ DENİR 4. LİMİTED ŞİRKET Bir Ticaret ünvanı altında kurulan ve ortakların sorumluluğu sınırlı olan ve şirket sermayesi muayyen olan şirkettir. ORTAK SAYISI EN AZ 2 EN FAZLA 50 OLABİLİR. ŞİRKET SERMAYESİ EN AZ TL OLMALIDIR. LİMİTED ŞİRKETLER BANKACILIK VE SİGORTACILlK YAPAMAZLAR. KOOPERATİFLER Ortaklarının iktisadi çıkarlarını meslek ve geçinmelerine ilişkin ihtiyaçlarını karşılıklı yardım dayanışma ve kefalet şeklinde sağlayıp koruyan değişir sermayeli kuruluşlardır. Kooperatiflerin paylan en az i TL ve en fazla TL olabilir. KOOPE RATİFLER EN AZ YEDİ KİŞİ İLE KURULUR. 3. KlYMETLİ EVRAK HUKUKU Kıymetli Evrak; Hakkın senede bağlı olduğu ve senetsiz devredilmesinin yada ileri sürülmesinin mümkün olmadığı senetlerdir. Kıymetli evraklar şunlardır; BONO 2. POLİÇE 3. ÇEK 4. HİSSE SENETLERİ 5. TAHVİLLER 6. KONİSMENTO 7. MAKBUZ SENEDİ 8. VARANT. BONO POLİÇE VE ÇEKE KAMBİYO SENEDİ DENİR. KIYMETLİ EVRAK DEVİR YÖNÜNDEN ÜÇE AYRILIR; KIYMETLİ EVRAKIN DEVRİ; 1. NAMA YAZILI KIYMETLİ EVRAK 2. EMRE YAZILI KIYMETLİ EVRAK 3. HAMİLE YAZILI KIYMETLİ EVRAK NAMA YAZILI KIYMETLİ EVRAK Başkasının adına yazılı olan senettir. EMRE YAZILI KIYMETLİ EVRAK Belirli bir kimsenin veya o kimse tarafından gösterilen kişinin alacaklı olduğu anlaşılan senetlerdir. 4. DENİZ TİCARETİ HUKUKU Denizde gemilerle eşya ve yolcu taşıma işlerini düzenleyen hukuk kurallarından oluşur. Gemi; Tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması denizde hareket etmesi imkanına bağlı bulunan ve pek de küçük olmayan her türlü tekneye denir. Bayrak; Geminin bağlı olduğu devleti gösterir. Bağlama limanı; Gemiye ait seferlerin yönetildiği limandır. Gemi Sicili; Gemilerin yazıldığı sicildir. Donatan; Gemisini deniz ticaretinde kullanan kişiye denir. Kaptan; Gemiyi sevk ve idare eden kimseye denir. Navlun Sözleşmesi; Deniz yoluyla eşya taşımak üzere yapılan sözleşmeye navlun sözleşmesi denir. . Navlun;Taşıma karşılığında ödenen ücrete denir. SİGORTA HUKUKU Sigorta ikiye ayrılır; SİGORTA; 1. ÖZEL SİGORTALAR 2. SOSYAL SİGORTALAR A. BAĞKUR C. EMEKLİ SANDIĞI Sosyal sigortalar mecburidir. Sigorta Poliçesi; Tarafların karşılıklı hak ve borçlarını gösteren ve sigortacı tarafından sigorta ettirene verilen belgeye denir. Sigorta primi; Sigorta ettirenin sigortacıya ödemek zorunda olduğu ücrettir. Sigorta Tazminatı; Tehlikenin gerçekleşmesi yada hasarın oluşması sonucunda sigortacının sigorta ettirene ödeyeceği tazminattır. DEVLETLER ÖZEL HUKUKU Bir kişiyi devlete bağlayan hukuki bağa vatandaşlık ve bu kişiye de vatandaş yada teba denir. Uyrukluk iki ,Şekilde kazanılır UYRUKLUGU KAZANMA ŞEKİLLERİ; 1. ASLİ UYRUKLUK; DOĞUMLA KAZANILAN UYRUKLUKTUR 2. MÜKTESEP KAZANILMIŞ UYRUKLUK; DOĞUMDAN BAŞKA BİR SEBEPLE VATANDAŞLIĞIN KAZANILMASIDIR. Örneğin bir Türk’le evlenen yabancı devlet vatandaşı kadın, Türk vatandaşlığını kazanır. KANUNLAR İHTİLAFI YASALAR ÇATIŞMASI Yabancılık unsuru taşıyan ilişkilerde hangi devlet kanununun uygulanacağını ya da uyuşmazlığın hangi devlet mahkemesinde çözümleneceğini gösterir. ÖZET Özel hukuk, şahısların birbirleriyle olan ilişkilerini, yani “eşitlerarası ilişkileri” düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür. “Kamu Hukuku” gibi “Özel Hukuk” da bir üst kavram olup çeşitli hukuk dallarına ayrılır. Özel hukukun dalları, Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku ve Devletler Özel Hukukundan ibarettir. Medeni Hukuk, şahısların toplum halinde yaşaması bakımından bir hüküm ve değer arz eden bütün eylem ve davranışlarını, işlemlerini ve ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür. Ticaret hukuku, şahıslar arasındaki “ticari ilişkileri” düzenleyen hukuk kurallarıdır. Devletler Özel Hukuku, çeşitli devletlere mensup bulunan, aynı uyruklukta tabiiyette olmayan şahıslar arasındaki özel hukuk ilişkilerine hangi devletin kanununun uygulanacağını ve şahıslarla şeylerin uyrukluğunu düzenleyen hukuk kurallarından oluşur. ÜNİTE-5 HUKUKUN KAYNAKLARI 1. Yazılı Kaynaklar Asli kaynaklar Mevzu Hukuk = Mevzuat a. Kanunlar b. Kanun Hükmünde Kararnameler c. Tüzük Nizamname d. Yönetmelik Talimatname Yazısız Kaynaklar Tali=ikincil Kaynaklar Örf ve adet hukuku a. Özel örfve adet hukuku Örneğin; Paftos, örfü belde, ticari örf ve adetler b. Genel örf ve adet hukukuÖrneğin ortakçılık, yarıcılık Yardımcı Kaynaklar a. Kazai İçtihatlar b. İlmi İçtihatlar 1. YAZILI KAYNAKLAR A. KANUNLAR; Genel, sürekli ve soyut hukuk kurallarına kanun denir. Kanun anayasanın yetkili kıldığı organ tarafından çıkarılır. Kanunu çıkaran organa yasama organı denir. KANUN TASARISI LAYİHASI; Bakanlar kurulunun hükümettin meclise sunduğu kanun projesine denir. KANUN TEKLİFİ; Milletvekillerinin meclise sunduğu kanun projesine denir. TBMM tarafından kabul edilen kanunları Cumhurbaşkanı 15 gün içerisinde yayımlar. Cumhurbaşkanı yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları bir daha görüşülmek Üzere meclise geri gönderir. Şayet meclis yine kabul ederse Cumhurbaşkanı yayımlamak zorundadır. CUMHURBAŞKANI BÜTÇE KANUNLARINI GERİ GÖNDEREMEZ. Kanunlar Başbakanlık tarafından çıkartılmakta olan resmi gazetede yayınlanır. Kanunların hangi tarihte yürürlüğe gireceği genellikle kendi metinlerinde belirtilir. Kanun kendi metninde yürürlük tarihini göstermemişse resmi gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 45 gün içerisinde yürürlüğe girer. Kanunların genel olması demek; aynı durumdaki tüm kişileri ve olayları kapsamına alması demektir. Kanunların sürekli olması demek; yürürlüğe girdikten sonraki tüm olaylar için uygulanması demektir. Kanunların yazılı olması demek; yazılı olmasıdır. TBMM tarafından onaylanmış milletler arası anlaşmalarda kanun sayılır. Kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Buna anayasanın üstünlüğü ilkesi denir. Kanunların anayasaya uygun olup olmadığının denetimi iki yönden yapılır. Siyasal denetim ve yargısal denetim. Siyasal denetimi meclis, yargısal denetimi anayasa mahkemesi yapar. TÜZÜKLER NİZAMNAME Kanunların nasıl uygulanacağını gösterir. Danıştay incelemesinden geçirilir, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılır ve cumhurbaşkanı tarafından imzalanır, resmi gazetede yayınlanır. Tüzüklerin iptaline ilişkin davalara Danıştay bakar. YÖNETMELİK TALİMATNAME Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulanmasını göstermek üzere çıkardıkları kurallardır. Her yönetmelik resmi gazetede yayımlanmaz. Hangi yönetmeliklerin yayımlanacağı kanunlarda belirtilir. Yönetmeliğin iptali için Danıştay da dava açılır. YAZISIZ KAYNAK=TALİ KAYNAK ÖRF VE ADET HUKUKU Yazısız hukuk kurallarıdır. Üç unsuru vardır. Bunlar; 1. Maddi Unsur; Devamlılık ve tekrarlanmadır. Bu nedenle MODA ÖRF ADET HUKUKU OLAMAZ 2. Manevi Unsur; Kurala duyulan genel inanıştır. 3. Hukuki Unsur; Hukuki müeyyidedir. Hakim ilk önce kanunu uygular. Eğer kanunda hüküm ikinci olarak yoksa örf ve adeti uygular. Örf ve adet hukuku, genel örf ve adet hukuku ve özel örf ve adet hukuku olmak üzere ikiye ayrılır. Genel örf ve adet hukuku; ülkenin her yerinde bilinir ve uygulanır. İki örneği vardır; 1. Ortakçılık ve 2. Yarıcılık. 1. Ortakçılık; Ürün veren hayvanların bakımını bir başkasına bırakması ve buna karşılık ortakçı denilen bu kişinin de kendisine bırakılan hayvanların sağladığı ürünlerin bir kısmını kendisinde tutmasıdır. 2. Yarıcılık; Toprak ürününün paylaşımı. Özel örf ve adet hukuku; Ülkenin bir yöresinde uygulanır. Örneğin Paftos; başkasına ait arazi üzerinde bağ yetiştirme, örfü belde; başkasına ait arazi üzerinde bina yapma. ÖZET Hukukun kaynakları denilince “hukuku doğuran kaynaklar” ve “hukuku bildiren kaynaklar hatıra gelir. Hukuku doğuran kaynaklar, hukuk kurallarının nasıl ve ne suretle meydana geldiklerini, nereden çıktıklarını ifade eder. Hukuku bildiren kaynaklar ise, hukuk kurallarının hangi şekillerde göründüklerini gösteren kaynaktır ki bunlara “hukukun şekli kaynakları” denir. Hukukun şekli kaynaklarını “yazılı kaynaklar” ve “yazısız kaynaklar” biçiminde bir ayırıma tabi tutarız. Bunlara “yardımcı kaynaklar”ı da ekleyebiIiriz. Yazılı kaynaklar; kanunları kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmeliklerden oluşur. Yazısız kaynağı ört ve adet gelenek hukuku teşkil eder. Yardımcı kaynaklar ise ilmi içtihatlar doktrin ile kaza-i yargısal içtihatlardan ibarettir ÜNİTE-6 HAKKIN TANIMI VE TÜRLERİ HAKKIN TANIMI VE TÜRLERİ Hak; Hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış yetkilerdir. Hakkın mahiyetini açıklamak için ortaya atılmış görüşler; 1. İrade Teorisi 2. Menfaat Teorisi 3. Hürriyet Teorisi 4. Karma Teori KAMU HAKLARI TEMEL HAKLAR A. Kişisel Haklar B. Sosyal ve Ekonomik Haklar C. Siyası Haklar ÖZEL HAKLAR MEDENİ HAKLAR A. Mahiyetlerine göre; a. Mutlak Haklar b. Nisbi Haklar B. Konularına Göre; a. Mamelek Malvarlığı Hakları. b. Şah,ıs Varlığı Hakları C. Kullanımlarına göre; a. Devredilebilen Haklar b. Devredilemeyen Haklar D. Gayelerine Göre; a. Yenilik Doğuran Haklar b. Alelade Haklar KAMU HAKLARI TEMEL HAKLAR Şahıslarla devlet arasındaki ilişkiden yani kamu hukukundan doğan haklardır. A. Kişisel Haklar; Kişilerin maddi ve manevi varlığıyla ilgili olan haklardır. Örneğin; Kişi dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği, din ve vicdan hürriyeti,düşünce hürriyeti, haberleşme hürriyeti, konut dokunulmazlığı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gibi. B. Sosyal ve Ekonomik Haklar; Kişilerin sosyal ve ekonomik Faaliyetleri ile ilgili haklardır. Örneğin; Eğitim ve öğrenim hakkı, çalışma hakkı, dinlenme hakkı, grev ve lokavt hakkı, konut hakkı, sosyal güvenlik hakkı. Haklar; Devlet yönetimine ve siyasi kuruluşlara katılmaya yönelik haklardır. Örneğin; Seçme ve seçilme hakkı, dilekçe hakkı, siyasi parti kurma hakkı, vatandaşlık hakkı. . Geçit Hakkı, Bir başkasının sahip olduğu gayrimenkul den geçme hakkı. Üst Hakkı, Bir başkasının sahip olduğu gayrimenkul de inşaat yapma hakkı. Sınırlı ayni haklar tasarruf yetkisi vermez. Kullanma yada yararlanma yetkileri verir. Gayrimenkul mükellefiyeti; Bir gayrimenkul malikinin bu malı dolayısıyla başkası lehine bir şey yapmaya veya vermeye mecbur kalmasıdır. Rehin Hakkı; Sahibine, alacağını alamadığı takdirde borçluya ait malı sattırarak paraya çevirtmek suretiyle alacağını tahsil etme yetkisi verir. Rehin hakkı ikiye ayrılır; 1. Menkul Rehni Menkul mallar üzerinde kurulur. 2. Gayrimenkul Rehni; İpotek, ipotekli borç senedi ve irat senedi olmak üzere üç türü vardır. Gayrimaddi Mallar Üzerindeki Haklar; Gayrimaddi mallar üzerinde sahiplerine tanınmış olan mutlak haklara fikri haklar denir. Hikaye, roman, şiir, İhtira sahibinin ya da mirasçılarının belli bir süre ile bu haktan yararlanmasına ihtira hakkı denir. Gayrımaddi mallar arasında markalar da vardır. Örneğin; Grundig, Turyağ, Piyale…. Şahıslar Üzerindeki Mutlak Haklar; İkiye ayrılır; 1. Kendi şahsı üzerindeki mutlak haklar; Buna şahsiyet hakkı denir, 2. Başkalarının şahsı üzerindeki mutlak haklar. Örneğin; Velayet hakkı, vesayet hakkı. b. Nisbi Haklar; Herkese değil sadece belirli kişilere karşı ileri sürülebilen haklardır. Nisbi haklar borç ilişkisinden doğar. Alacaklı ve borçlu arasında ileri sürülebilen haklardır. Borç ilişkisi iki kişi arasında var olan ve taraflardan birinin diğerine karşı bir şey vermek, yapmak, ya da yapmamakla yükümlü kılan ilişkidir. Borç üç kaynaktan doğar; 1. Hukuki İşlemler Muameleler, 2. Haksız Fiiller, 3. Sebepsiz Zenginleşme. ÖZET Hak, hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış olan yetkilerdir. Her hak mutlaka bir hukuk kuralına dayandığı gibi her hakkın mutlaka bir sahibi de vardır, sahipsiz hak olmaz. Haklar, doğdukları hukuk kurallarına göre “kamu hakları” ve “özel haklar” şeklinde bir ayırıma uğrarlar. Kamu hakları, kamu hukukundan doğan haklardır. Kamu haklarını kendi aralarında “kişisel haklar”, “sosyal ve ekonomik haklar” ve “siyasi haklar” olmak üzere üçe ayırırız. Özel haklar ise, özel hukuktan doğan haklar olup, mahiyetlerine, konularına, kullanılmalarına ve nihayet gayelerine göre çeşitli türlere ayrılırlar. Bunlar içinde en önemli ayırım mutlak haklar” “nisbi haklar” ayırımıdır. Mutlak haklar, herkese karşı ileri sürülebildikleri halde, nisbi haklar ancak belli bir şahsa veya şahıslara karşı ileri sürülebilirler. ÜNİTE-7 HAKKIN KAZANILMASI VE İYİNİYET HAKKIN KAZANILMASINDA İYİ NİYETİN ROLÜ Subjektif Hüsnüniyet Bir hak kazanılırken hakkın kazanılmasına engel olan bir hususun varlığı veya kazanma için gerekli olan bir unsurun yokluğu hakkında şahısta mevcut mazur görülebilen bir bilgisizlik veya yanlış bir bilgidir. Subjektif hüsnüniyet hakkın kazanılmasında ortaya çıkar. Subjektif hüsnüniyet aile hukuku, borçlar hukuku, eşya hukuku ve miras hukukunda görülür. Eşya Hukukundaki Subjektif Hüsnüniyet Kitap, otomobil, hayvanlar, saat, halı, mobilya, kömür, elektrik, hava gazi, doğal gaz menkul maldır. Menkuller üzerindeki mülkiyet hakkının subjektif hüsnüniyet sayesinde kazanılıp kazanılamayacağı o menkul eşyanın sahibinin elinden çıkış şekline göre belirlenir. Sahibinin Elinden İsteği Olmadan Çıkan Menkullerde; Sahibinin elinden isteği olmadan çıkan eşya çalınmış, kaybedilmiş, gasp olunmuş zorla alınmış eşyadır. Bu tür menkuller üzerinde subjektif hüsnüniyetle mülkiyet hakkı kazanılamaz. Örneğin; Ahmet’in sınıfta unuttuğu kitabı Mehmet bulsa ve bulduğu bu kitabı Murat’a satsa, Murat bu kitabın mülkiyetini kazanamaz. çünkü kitap sahibi Ahmet’in rızası olmadan elinden çıkmıştır. Fakat para ve hamiline yazılı senetler sahibinin elinden isteği olmadan çıkmış olsa bile subjektif hüsnüniyetli 3. şahıslar bunların mülkiyetini kazanırlar. Eğer subjektif hüsnüniyetli 3. şahıslar, sahibinin elinden isteği olmadan çıkmış olan malları aleni bir arttırmadan veya pazardan ya da bu tür eşyaların alındığı bir yerden almışsa bu halde eşya üzerindeki mülkiyet hakkını yine iyi niyetli şahıs kazanamaz. Ancak eşyanın ilk sahibi iyi niyetli şahsın ödediği parayı kendisine vererek malını geri isteyebilir. Buna bedel mukabili iade bedel karşılığı geri verme denir. Gayrimenkuller Üzerindeki Mülkiyet Hakkının Kazanılması 1. Arazi, 2. Tapu Siciline Daimi ve Müstakil Olmak Üzere Kaydedilen Haklar, 3. Madenler, 4. Tamamlanmış yapıların bağımsız bölümleri gayrimenkul sayılır. Gayrimenkul üzerinde mülkiyet veya başka bir ayni hakkın kazanılması tapu siciline tescil ile mümkündür. Tapu sicili resmi sicildir. Tapu sicilindeki kayıtların doğru olduğu hakkında adi bir karine mevcuttur. Gayrimenkul üzerindeki ayni haklar subjektif hüsnüniyetle kazanılabilir. Subjektif Hüsnüniyetin Mahiyeti Medeni Kanunumuz herkesin subjektif hüsnüniyetli olduğunu kabul etmiştir. Burada subjektifhüsnüniyet karine özelliği kazanmıştır. Karine Mevcut ve bilinen olgulardan bilinmeyen sonuçlar çıkarmaktır. Karinelerin en önemli fonksiyonu iddiasını bir karİneye dayandıran kimseyi ispat külfetinden kurtarmasıdır. HAKKIN KAYBEDİLMESİ; Bir hakkın sahibinden ayrılması, onun elinden çıkması demektir. Hak, ya bir hukuki olay Örneğin; hak düşürücü süre, ölüm, ya bir hukuki fiil Örneğin; Terk ya da bir hukuki muamele Örneğin; otomobilin satılması yoluyla devir edilmesi ile kaybedilir. Hukuki Fiiller Sonucu Hakkın Kaybına Örnekler; Bir kimse eskimiş olan ayakkabısını çöplüğe atarsa yada bakmaktan usandığı kedisini sokağa bırakırsa üzerindeki mülkiyet hakkını kaybetmiş olur. Buna terk denir. Murisini öldüren mirasçı miras alamaz. Buna mirastan mahrumiyet denir. Eşlerden biri zina yaparsa diğerine boşanma davası açma hakkı vardır. Fakat dava hakkına sahip eş diğerini affederse bu hakkını kaybeder. HAKKIN KULLANILMASINDA İYİ NİYETİN ROLÜ Medeni Kanunun 2. maddesi gereği herkes haklarını kullanmakla ve borçlarını ifada iyi niyet kurallarına uymakla yükümlüdür. Bu kurala objektif hüsnüniyet=objektif iyi niyet=dürüstlük kuralı denmektedir. Emprevizyon Nazariyesi = Öngörülmezlik Teorisi; Bir sözleşme yapılmışsa bu sözleşmenin gerekleri yerine getirilmelidir. Buna ahde vefa = söze bağlılık ilkesi denir. Fakat bazen olağanüstü şartlar ortaya çıkar ve borçlunun edimini yerine getirmesi onun mahvolmasına sebep olur. Hakim borçlunun talebiyle sözleşmeyi değiştirebilir yada tamamen feshedebilir. Buna Emprevizyon Nazariyesi = Öngörülmezlik Teorisi denir. HAKKIN KORUNMASI Hak, Devlet eliyle yada sahibi eliyle korunabilir. Bizzat ihkakı hak yasaktır. Hakkın Devlet Eliyle Korunması Hak sahibinin dava açması demektir. Bir kimsenin hakkının korunması veya elde edilmesi için devletin hareket geçmesini istemesine dava denir. Bir şahsın hakkını elde etmek veya hakkına saygı gösterilmesini sağlamak üzere karşısındaki şahsa yönelttiği isteme talep hakkı denir. Talep hakkı sözlü yada yazılı kullanılabilir. Telefon, mektup, noter, telgraf gibi vasıtalar da kullanılabilir talep hakkı için. Hakkın Sahibi Eliyle Korunması Üç şekilde gerçekleşir; 1. Meşru Müdafa, 2. Zaruret Hali, 3. Kuvvet Kullanma Bizzat İhkakı Hak Meşru Müdafa Bir kimsenin kendi şahsına veya malına ya da başka bir kimsenin şahsına yada malına karşı yapılan hukuka aykırı ve halen devam eden bir saldırıyı defetmek için yaptığı ölçülü ve uygun savunmadır. Meşru müdafaa halinde tazminat ödenmez. ÖZET Bir hakkın bir şahsa bağlanması ya hukuki olay veya hukuki fiil yahut da hukuki muamele yollarıyla gerçekleşir. Haklar biri “aslen”, diğeri “devren”olmak üzere başlıca iki türlü kazanılır. Bir hakkın aslen kazanılması demek, bir kimsenin o zamana kadar hiç kimseye ait olmayan bir hakkı kendi fiiliyle elde etmesi demektir. Bir hakkın devren kazanılması ise, bir kimsenin o hakkı o zamana kadar sahibi bulunan şahıstan elde etmesi demektir. Hakkın kazanılmasında “sübjektif-hüsnüniyetin” iyiniyetin de rolü vardır. Sübjektif hüsnüniyet, bir hak kazınılırken hakkın kazanılmasına engel olan bir hususun varlığı veya kazanma için gerekli bir unsurun yokluğu hakkında şahısta mevcut, mazur görülebilen bir bilgisizlik veya yanlış bir bilgidir. Hakkın kaybedilmesi, bir hakkın sahibinden ayrılması, onun elinden çıkması demektir. Hakkın kazanılmasında olduğu gibi, kaybedilmesinde de hukuki olaylar, hukuki fiiller ve hukuki muameleler rol oynar. Bir hakka sahip bulunan kimse, bu hakkını nasıl kullanacaktır? Anayasamız ve Medeni Kanunumuz bu konuda özel hükümler koymuşlardır. Ancak, bir hakkın nasıl kullanılması gerektiği yolunda Medeni Kanunumuz genel bir kural getirmiştir ki, bu kurala “objektif hüsniniyet” veya “dürüstlük kuralı” diyoruz. . Objektif hüsnüniyet iyiniyet kuralı, bir hak sahibinin hakkını kullanırken’ veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi, yani dürüst, namuslu, aklı başında,davranışının sonucunu bilen, orta zekalı her insanın benzer olaylarda takip edecek olduğu yolda hareket etmesi demektir. Bir hak, sahibi tarafından iyiye kullanıldığı sürece hukuk düzeni tarafından korunur. Hak sahibi hakkını kötüye kullanırsa, hukuk düzeni onu korumaz. Hakkın kötüye kullanılması demek, bir hakkın objektif hüsnüniyet kurallarına apaçık derecede aykırı surette ve özellikle amacı dışında kullanılmış olması ve bundan da başkalarının zarar görmüş veya zarar görme tehlikesiyle karşılaşmış bulunmaları demektir. Hakkın korunması modern hukuk sistemlerinde devlet eliyle olmaktadır. Hak sahibi hakkının devlet eliyle korunması için dava açar. istisnai olarak haklar bazen bizzat sahipleri tarafından da korunur. Örneğin meşru müdafaa ve zaruret halinde durum böyledir. Hakkın korunmasında ispat sorunu da önem arzeder. Acaba bir davada iddiaları kim ispat edecektir? Buna “ispat yükü” denir. Medeni Kanunumuz aksi belirtilmedikçe taraflardan her birinin kendi iddiasını ispatla yükümlü olduğunu belirtmiştir Ancak, iddiasını kanuni bir karineye dayandıran kişiler yükünden kurtulur. ÜNİTE-8 KİŞİ, KİŞİ TÜRLERİ VE GERÇEK KİŞİ Şahıs terimi haklara ve borçlara sahip olabilen yani haklan ve borçlan bulunabilen varlıkları ifade eder. Bu nedenle şahıs terimi ile hak ehliyeti aynı anlama gelmektedir. İnsanlar, insan toplulukları ve mal toplulukları da şahıs olarak kabul edilmektedir. Dar anlamda şahsiyet hak ehliyetini ifade eder. Geniş anlamda şahsiyet ise hak ehliyetini, fiil ehliyetini, şahsi halleri ve şahsiyet haklarını içine alır. Şahsi haller bir şahsı diğer şahıslardan ayıran ve hukuk düzeninin kendilerine birtakım sonuçlar bağladığı niteliklerdir. Örneğin; şahsın cinsiyeti, sahih düzgün n ili nesepli olması, küçük, reşit veya mahcur bulunması, evli, bekar, dul veya boşanmış olması hep birer şahsi haldir. Şahıslar hakiki şahıslar ve hükmi şahıslar olmak üzere ikiye ayrılır HAKİKİ ŞAHISLAR KİŞİLER Hakiki şahıslar insanlardır. Hayvanlar ve bitkiler şahıs değildir. HÜKMİ ŞAHISLAR Belirli gayelerin gerçekleştirilebilmesi için bir kısım insanların bir araya gelmeleri, faaliyetlerini ve mallarını bu gayeye tahsis etmeleri gerekir. İşte böylece kendisini meydana getiren insanlardan ayrı ve bağımsız varlıklar ortaya çıkar. Bunlara hükmi şahıslar tüzel kişiler denir. HAKİKİ ŞAHISLARIN EHLİYETLERİ Hak Ehliyeti Medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve fiil ehliyeti medeni hakları kullanma ehliyeti olmak üzere başlıca iki ehliyet vardı] HAK EHLİYETİ Hak ehliyeti hak ve borç sahibi olabilme yani hakların ve borçlanı sujesi öznesi olabilme iktidarıdır. Hak ehliyeti ile şahıs kavramları ayn anlama gelmektedir. Hak ehliyeti pasiftir. Yani bir kimsenin hak ehliyetin sahip olabilmesi için bir şey yapmasına gerek yoktur. Hakiki şahısla bakımından olmak hak ehliyetine sahip olmak için yeterlidir. Sağ doğması şartıyla cenin dahi hak ehliyetine sahiptir. Hak ehliyet hakiki şahıslarda doğumla kazanılır. Hak ehliyeti ile ilgili iki temel ilke vardır. Bunlar genellik ve eşitlik ilkeleridir. Genellik İlkesi Her şahsın medeni haklardan istifade etmesidir. Bunun için şahıs olmak gerekir. Şahıs olabilmek yani hak ehliyeti kazanabilmenin şartı; – Hakiki şahıslarda sağ olarak doğmuş olmak – Hükmi şahıslarda ise kanunun öngördüğü şekilde kurulmuş olmak yani şahsiyet kazanmış Eşitlik ilkesi; Hak ehliyetine sahip olan şahıslar arasında bir ayrım yapılmamasıdır. Genellik ve eşitli eri sadece medeni haklar bakımından söz konusudur. Kamu hakları alanında bu uygulanmaz. Örneğin; seçme ve seçilme hakları, memur olma hakkı gibi kamu haklarından herkes yararlanamaz. Bunlardan faydalanmak için Türk vatandaşı olmak gerekir. Örneğin; Seçilme hakkına sahip olabilmek için 30, seçme hakkına sahip olabilmek için ise 18 yaşını bitirmiş olmak gerekir. FİİL EHLİYETİ Fiil ehliyeti bir şahsın kendi muameleleriyle lehine haklar aleyhine ise borçlar yaratabilme ehliyetidir. Medeni kanun fiil ehliyeti terimine yer vermiş değildir. Fiil ehliyetine herkes değil ancak kanunun aradığı bazı şartları haiz bulunan şahıslar sahiptirler. Fiil ehliyeti aktif bir ehli yettir. Fiil Ehliyetinin Şartları Fiil ehliyetinin olumlu ve olumsuz olmak üzere iki şartı vardır. 1. Olumlu Şartlar a Mümeyyiz olmak temyiz kudretine sahip olmak, b Reşit olmak 2. Olumsuz Şart; Mahcur kısıtlı olmamak. Kazai Rüşt Şartları şunlardır; ı. Reşit kılınacak kişi I5 yaşını bitirmiş olmalıdır. 2. Küçüğün İsteği; Reşit kılınacak küçük reşit kılınmayı istemelidir. Kaza-i rüşte karar verilmesi isteminde bulunma şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Bu nedenle istek küçükten gelmelidir. 3. Ana ve babanın muvaffakatı 4. Vasinin Dinlenmesi; Eğer küçük velayet altında değil de vesayet altında ise bu hiilde vasinin mahkeme tarafından dinlenmesi gerekir. Burada vasinin muvaffakatı onayı alınmamaktadır. 5. Küçüğün menfaatinin bulunması Kaza-i rüşte küçüğün ikametgahının bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi Karar verir. Yani kazanılan rüşt geri alınamaz. Kaza-i rüştüne karar verilen fakat evlenme çağına gelmeyen evlenme rüştünü kazanamaz. Olumsuz Şart Mahcur-Kısıtlı Olmamak Mahcur olmak, hacir altına alınmış olmak demektir. Hacir sebepler şunlardır; ı. Akıl Hastalığı 2. Akıl Zayıflığı 3. İsraf 4. Ayyaşlık 5. Suihal Sui=Kötü, suihal=kötü durum 6. Suiidare kötü idare 7. Bir sene yada daha fazla müddetle hürriyet i ortadan kaldıra cezaya mahkum olma 8. Aciz olan kimsenin talebi ihtiyari hacir Bu sebeplerden dolayı hacredilmiş kısıtlanmış ve kendisine b vasi tayin edilmiş olan kimseye mahcur kısıtlı denir. HUKUKİ MUAMELE EHLİYETİ Hukuki muameleler tek taraflı ve çok taraflı hukuki muameleler olmak üzere ikiye ayrılır. Tek taraflı Hukuki Muamele Sadece bir tarafın irade açıklama sıyla meydana gelir. Örneğin; Vasiyet, Vakıf Kurma Çok taraflı Hukuki Muamele Birden fazla şahsın irade açıklamasıyla meydana gelir. En önemlisi sözleşmelerdir. Örneğin bedel semen karşılığında bir malın mülkiyetini kesin surette karşı tarafa devredilmesi taahhüdünü içeren satım sözleşmesi, bir eşyanın kullanma hakkının bir bedel karşılığında belli bir süre için karşı tarafa devredilmesi taahhüdünü içeren kira sözleşmesi. Hukuki muamele yapabilme iktidarına sözleşme ehliyeti denir ve bu da fiil ehliyetine dahildir. Haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti de fiil ehliyetine dahildir. Dava Ehliveti Bir şahsın mahkemede usul hukukuna ait işlemleri muameleleri tek başına yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti taraf ehliyeti demek değildir. Fiil ehliyetine sahip olup olmamalarına göre hakiki şahıslar dörde ayrılır. Tam ehliyetliler 2. Sınırlı ehliyetliler. 3. Sınırlı ehliyetsizler 4. Tam ehliyetsizler Tam ehlivetliler Mümeyyiz ve reşit olan aynı zamanda mahcur kısıtlı olmayan tüm şahıslardır. 2. Sımrlı Ehliyetliler Bunlar a Evli Kadınlar, b Kendilerine kanuni müşavir atanmış olanlardır. Kendilerine kanuni müşavir atanmış olanlar şu işlemleri kanuni müşavirlerinin onayı olmadan yapamazlar; Dava açma ve sulh, gayrimenkulün alım ve satımı ve onlar üzerinde rehin ve sair ayni bir hak kurma, kıymetli evrak alım satım ve rehni, alelade idare ihtiyaçları dışında inşaat, ödünç verme ve alma, sermayeyi almak, bağışlama, kambiyo taahhütleri altına girmek, kefalet. 3. Sınırlı Ehliyetsizler Bunlar a Mümeyyiz Küçükler b Mümeyyiz Mahcurlardır. Sınırlı ehliyetsizler kendilerini borç altına sokan muameleleri satım, kira, istisna, hizmet sözleşmeleri gibi bizzat yapamazlar. Bu tür işlemlerin kanuni mümessilleri tarafından yapılması gerekir. Kanuni mümessiller ise veli ve vasilerdir. Sınırlı ehliyetsizler bu tür muameleleri kanuni mümessillerinin rızası ile yapabilirler. Verilen rızaya izin, hukuki muameleden sonra açıklanan rızaya ise icazet denir. Sınırlı ehliyetsizler kendilerini borç altına sokan hukuki muameleleri . kanuni mümessillerinin izni olmadan yaparlarsa bu muameleler tek taraflı bağlamazlık müeyyidesine tabi olurlar. Bu tür muamelelerin sınırlı ehliyetsizi bağlayabilmesi için kanuni mümessilin sonradan rızasını açıklaması yani icazet vermesi gerekir. Kanuni mümessil icazet vermezse yapılan muamele hükümsüz olur ve iki tarafı da bağlamaz. Bu durumda taraflar aldıklarını birbirlerine geri verirler. Sınırlı ehliyetsizler kendilerini borç altına sokmayan ve kendilerine sadece menfaat sağlayan muameleleri örneğin ivazsız iktisap= karşılıksız kazanma tek başlarına yapabilirler. Bu durumda kanuni mümessilin izin ya da icazetine gerek yoktur. Örneğin sınırlı ehliyetsize bir kimsenin bir şeyi bağışlaması. Sınırlı ehliyetsizler yönetimi kendilerine bırakılmış mallar ile ilgili hukuki muameleleri de tek başlarına yapabilirler. Sınırlı ehliyetsizler bazı muameleleri kanuni mümessilleri rıza gösterse bile kesinlikle yapamazlar. Bunlara yasak muameleler denir. Yasak muameleler batıldır. Yasak muameleler şunlardır; 1. Bağışlama 2. Vakıf Kurma 3. Kefalet Tam ehliyetsizler Bunların fiil ehliyetleri hiç yoktur. Gayrımümeyyizler tam ehliyetsizdir. Kanuni mümessillerinin izin yada icazeti olsa bile bunların yaptıkları bütün işlemler geçersizdir. Tam ehliyetsizlerin haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti yoktur. Bunun istisnası kusur sorumluluk halleri ve hakkaniyettir. Hakkaniyete örnek; zengin bir akıl hastasının fakir bir köylünün harmanını yakması. Temyiz kudretinden devamlı olarak değil de geçici olarak yoksun olan kişiler haksız fiillerinden dolayı sorumludurlar. Ancak bu kişiler temyiz kudretini ortadan kaldıran hale kendi kusurlarıyla düşmediklerini ispatlarlarsa sorumluluktan kurtulurlar. Örneğin; Kendi isteği ile içki içmiş bir kimse verdiği zarardan dolayı sorumludur. Fakat arkadaşları eğer onun haberi olmadan meyve suyuna içki karıştırmışlarsa bu halde sorumlu değildir. ÖZETHukukta şahıs terimi, haklara ve borçlara sahip olabilen, yani hakları ve borçları bulunabilen varlıkları ifade eder. Başka bir söyleyişle, hak sahibi, borç sahibi olabilen varlıklar hukuk açısından birer “şahıs’tır. Hukuk düzeni biri “hakiki şahıs”, diğeri “hükmi şahıs” olmak üzere. iki türlü şahıs kabul etmektedir. Hakiki şahıslar sadece insanlardan ibarettir” Hükmi şahıslar ise, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulmuş ve hukuk düzeninin aradığı şartlara sahip bulunan “şahıs toplulukları” ile “mal toplulukları”dır. Hakiki şahsiyet, çocuğun sağ olarak tamamen doğduğu anda başlar; çocuk ölü doğarsa şahsiyet kazanamaz. Ancak, kendisine gebe kalınan ve doğumu beklenilmekte olan çocuk cenin da, sağ doğmak şartıyla kendisine gebe kalındığı andan itibaren hak ve borç sahibi olabilir. Hakiki şahsiyet biri “ölüm”, diğeri “gaiplik” olmak üzere iki halde sona erer. Gaipliğe, bir kimsenin ölümüne muhtemel gözle bakılacak bir olayda kaybolması veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamaması halinde, ilgililerin talebi üzerine mahkemece karar verilir. ÜNİTE-9 KİŞİLİĞİN KORUNMASI VE TÜZEL KİŞİLİK Dar Anlamda Şahsiyet = Hak Ehliyeti = Şahıs anlamına gelmekte Geniş Anlamda Şahsiyet = Fiil Ehliyeti + Şahsi Haller + Şahsi Haklarından oluşur. Şahsiyet hakları mutlak haklardandır. Yani herkese karşı ileri sürülebilir. Şahsiyet hakları aynı zamanda şahsa bağlı haklardandır. Şahsiyet Hakları bir Hakkın Maddi Bütünlüğü Manevi Bütünlüğü İktisadi bütünlüğü üzerindeki haklardır. Bu haklar üzerindeki şahsiyet hakları mutlak haklardandır. Maddi Bütünlük Üzerindeki Mutlak Haklar Manevi Bütünlük Üzerindeki Mutlak Haklar Bu haklar arasında örneğin; insanın şeref ve haysiyeti, ismi, resmi, hürriyetleri, sırları, inançları gibi haklardır. Bir kimsenin mektuplarının okunması, telefon görüşmelerinin dinlenmesi şahsiyet hakkına tecavüzdür. İktisadi Bütünlük Üzerindeki Haklar İktisadi bütünlükten maksat bir kimsenin iktisadi hayata serbestçe katılabilmesidir. Şahsiyet hakları tecavüze uğradığı zaman iki şekilde koruma yapılabilir. ŞAHSİYETİN DAHİLEN KORUNMASI Şahsiyet hakkının bizzat sahibine insanın kendi kendisine karşı karşı korunması demektir. .. Medeni Kanunun 23. maddesinde yer alan “Kimse medeni onları kullanmaktan kısmen de olsa feragat edemez.” maddesi ile şahsiyet dahilen korunmaktadır. Yani hiç kimse hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen dahi feragat edemez. Bir kimse hiçbir zaman evlenmeyeceğini, hiçbir zaman menkul ve gayrimenkul mallara malik olamayacağını, hiç kimsenin mirasçısı olmayacağını vaad edemez. Bu vaadlerle hak ehliyeti kısıtlanmış olur. Bir kimse başkalarıyla sözleşme yapmayacağını, bir derneğe üye olarak giremeyeceğini, mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmayacağını, bir kimseye karşı hiçbir zaman dava açamayacağını vaat edemez. Çünkü böyle yaparsa fiil ehliyeti kısıtlanmış olur. Hiç kimse hürriyetlerinden vazgeçemez, feragat edemez. Eğer hürriyetten vazgeçilirse kişi köle durumuna geçmiş olur. Bir kimse asla bir siyasi partiye girmeyeceğini, belli bir konuda asla yazı yazmayacağını, belli bir mesleği asla yapmayacağını, belli bir yerden asla alışveriş yapmayacağını taahhüt edemez. Çünkü bunlar hürriyetten vazgeçmek olur. Ancak hürriyetler de sınırsız olarak kullanılamaz. Bu nedenle hürriyetlerden vazgeçmek yasaktır ama hürriyetler sınırlanabilir. Hürriyetler, kanuna ve ahlaka aykırı olmamak kaydıyla sınırlanabilir. Örneğin; bir kimse işçi olarak bir yerde çalışıyorsa, evlenmişse bazı hürriyetleri sınırlanmıştır. Hürriyetler ahlaka ve kanuna aykırı olmamak kaydıyla sınırlanmışsa bu geçerlidir. Ancak aykırı ise bu sınırlama batıl yani hükümsüzdür. İnsanın kendi isteğiyle organlarını bağışlaması şahsiyet hakkına tecavüz değildir ve bu dahilen koruma kapsamına girmez. ŞAHSİYETİN HARİCEN KORUNMASI Şahsiyetin dışarıdan yani başkalarından gelecek saldırılara karşı korunmasına şahsiyetin haricen korunması denir. Şahsiyet hakkını dışa karşı koruyan 4 dava vardır. Bunlar; Tespit Davası Sona eren ama etkisi devam eden bir tecavüz varsa bu dava açılabilir. Bu dava sonunda ayrıca karar yayınlanabilir. Eğer saldırı halen devam ediyorsa bu dava açılabilir. Bu davanın amacı devam eden saldırıya son verebilmektir. Örneğin; bir kimse bir fotoğrafçının kendisinin izni olmadığı halde resmini dükkanın vitrininde reklam olarak sergilediğini veya herhangi bir şahsın kendisini şahsiyet hakkına tecavüz oluşturan bir el ilanı dağıtmakta olduğunu görürse bu davayı açabilir. Çünkü tecavüz devam etmektedir ve önlenmesi gerekir. Önleme Davası Halen mevcut olmayan ama yakın bir zamanda gerçekleşeceği anlaşılan saldırı tehlikesine karşı bu dava açılabilir. Burada saldın henüz başlamamıştır ama başlama tehlikesi ve ihtimali vardır. Örneğin; bir dergi, pek yakında bir devlet adamının özel hayatıyla ilgili açıklamalarda bulunacağını, resimler yayınlanacağını ilan ederse bu devlet adamı önleme davası açabilir. Kısaca; Tespit Davası; sona eren ama etkisi hala devam eden bir tecavüz hakkında, . Men Davası; halen devam eden bir saldırı hakkında, Önleme Davası; henüz olmayan ama yakın zamanda gerçekleşme ihtimali bulunan saldırı hakkında açılabilir. Her üç davanın da açılabilmesi içir yapılan saldırıların hukuka aykırı olması gerekir. Her üç davada da kusur şartı aranmamıştır. Yani tecavüzde bulunan kişinin kusurlu olmasına gerek yoK ÜNİTE. 10 HISIMLIK VE iKAMETGAH HISIMLlK Hısımlık, hakiki şahıslar arasında kan ve akdi bir bağ dolayısıyla meydana gelen yakınlık ilişkisidir. TÜRLERİ İki grupta toplanmaktadır. a. Kan Hısımlığı Bir kimse ile onun kendilerine kan bağıyla bağıl bulunduğu kimseler arasındaki hısımlıktır. İkiye ayrılır A USUL – FÜRU Hısımlığı Birbirlerinin sulbünden veya sadrından gelen, yani birbirlerinden türeyen,şahıslar arasındaki hısımlıktır. Bu tür hısımlığa “düz çizgi hısımlığıda denir. B Civar Hısımlığı Birbirinin sulbünden gelmeyip de ortak bir sulbden gelenler arasındaki hısımlıktır. Kan hısımlığının derecesi nesillerin adedi ile belli olur. b. Akdi Hısımlık Kan bağından doğmayıp da bir sözleşmeden ileri gelen hısımlıktır. iki grupta incelenir A Sıhri Hısımlık Evlenme akdi dolayısıyla meydana gelen hısımlıktır. Karının anası, babası, kardeşleri, kardeş çocukları; büyük ana ve babaları ile kocas sıhri hısımdır. Bu Hısımlığa; kayın hısımlığı da denir. B Suni Hısımlılık Evlat edinme akdi dolayısıyla meydana gelen hısımlıktır. İKAMETGAH Şahısların, ülkenin belli bir yerinde oturduğu ve iş ilişkilerinin toplandığı yer ikametgahları olmaktadır. TÜRLERİ İkametgahın üç türü vardır. a. iradi ikametgah Bir kimsenin kendi isteği ile seçebileceği ikametgahtır. Bir yerin ikametgah sayılabilmesi için, her şeyden önce şahsın o yerde oturması ve ayrıca bunun yerleşme niyetiyle olması gerekir. b. itibari İkametgah iradi bir ikametgahı bulunmayan şahıslar hakkında söz konusu olur. Kanuni ikametgah Bazı şahıslar hakkında bizzat kanunun tayin ettiği ikametgahtır. Kanuni ikametgahı olan şahıslar evli kadınlar, küçükler ve vesayet altındakilerdir. İKAMETGAHIN TABİ OLDUĞU İLKELER 1. ikametgahın gerekliliği Herkesin mutlaka bir ikametgahının bulunması gerekir. 2. ikametgahın tekliği ilkesi Herkesin ancak bir tek ikametgahı bulunabilir. hısımlık türlerinden hangisi bir sözleşmeden doğar? A Usul hısımlığı B Füru hısımlığı C Sıhri hısımlık D Kan hısımlığı E Civar hısımlığı Cevap Sıhri hısımlık, evlilik akdinden kaynaklanır. Bu tür hısımlığa “kayın hısımlığı” da denir. Bir kimsenin bizzat kendi isteği ile seçtiği bir İkametgahı yoksa, kanunun ona bir ikametgah tayin eder. Buna İtibarı ikametgah denir.” Bu durum İkametgahın hangi özelliğini gösterir? A Gerekliliğini B Tekliğini C Kanuniliğini D Devamlılığını E Merkezliğini Cevap “ikametgahın gerekliği” ilkesi her şahsın bir ikametgahının bulunması sonucunu yaratır. reşit olmamış çocukların İkametgahı neresidir. A Doğmuş oldukları yer B Nüfusa kayıtlı bulundukları yer c Vasilerinin ikametgahlarının bulunduğu yer D iradeleriyle seçtikleri yer E Velilerinin ikametgahlarının bulunduğu yer Cevap Reşit bulunmayan çocukların ikametgahları, velayetleri altındaki ana babalarının ikametgahlarıdır. Vesayet altındaki kişilerin ikametgahı aşağıdakilerden hangisidir? A Yerleşmek niyeti ile oturdukları yer B Vesayet makamının bulunduğu yer C Velilerinin ikametgahı D Fiilen oturdukları yer E Hiçbiri Cevap Vesayet altındaki kişilerin ikametgahı vesayet makamının bulunduğu yer sayılmaktadır. 5. Bir evlenme akdi nedeniyle meydana gelen hısımlığa ne denir? A Kan Hısımlığı B Sıhri Hısımlık c Civar Hısımlığı D Usul – Füru Hısımlığı E Suni Hısımlık . Cevap B ÖZET Hısımlık sadece hakiki şahıslarla ilgili bir kurumdur, hükmi şahıslarda hısımiık söz konusu olmaz. Hısımlık, şahıslar arasında kan veya akdi bir bağ dolayısıyla meydana gelen yakınlık ilişkisidir. Hısımlığın miras hukuku, aile hukuku, yargılama hukuku gibi hukuk dallarında önemi vardır. Hısımlık yakınlık ilişkisini doğuran bağa göre biri “kan hısımlığı”, diğeri “akdi hısımlık” olmak üzere başlıca ikiye ayrılır. Kan hısımlığı, Usul-füru” ve “civar hısımlığı”ndan oluşur. Usul-Füru hısımlığı, biribirinden üreyen şahıslar arasındaki, civar hısımlığı ise ortak bir asıldan üremiş olan şahıslar arasındaki yakınlıktır. Kan hısımlığında derece, doğum adedine göre tespit edilir. Akdi hısımlık ise, “sıhri hısımlık” ve “suni hısımlıktan” hısımlık, eşIerden biri ile diğerinin kan hısımları arasındaki yakınlıtır. Sun’i hısımlık ise, evlat edinen ile evlatlık arasında meydana gelen hısımlıktır. ÜNITE. 13 ZİLYETLİK Zilyetlik, bir kimsenin bir şeyi elinin altında bulundurması” demektir. Medeni kanun zilyetliği, bir şey üzerinde fiilen tasarruf sahibi olma” şeklinde tanımlanmaktadır. O halde zilyetlik, “bir şey üzerinde fiili hakimiyet” veya bir eşyayı fiili hakimiyet ve kudret alanı içinde bulundurma” biçiminde tanımlanabilir. UNSURLARI Bir eşya üzerinde zilyetliğin söz konusu olabilmesi için ilk olarak “fiili hakimiyet” ve ikinci olarak “zilyetlik iradesi”nin bulunması gerekir. TÜRLERİ 1. Asli ZiIyetlik – Feri ZlIyetlik Malik sıfatıyla hareket eden kimsenin zilyetliği “asıl”, buna karşılık bir şeyi sınırlı ayni veya şahsi bir hakka dayanarak fiili hakimiyeti altında bulunduran kimsenin zilyetliği ise “fer”i zilyetliktir. 2. Vasıtasız zilyetIik – Vasıtalı zilyedlik Vasıtasız zilyedlik, fiili hakimiyeti doğrudan doğruya icra eden kimsenin zilyetliğidir, Vasıtalı zilyedlik ise, eşya üzerinde bir başkası vasıtasıyla fiili hakimiyet sahibi olan kimsenin zilyedliğidir. 3. Tek zilyedlik – Birlikte zilyedIik tek zilyedlik; bir eşya üzerinde bir tek şahsın yanız başına zilyed olması demektir. Birlikte zilyedlik ise bir eşya üzerinde fiili hakimiyeti aynı hukuki sıfatla ve aynı zamanda beraberce kullanan birden fazla kimselerin zilyedliğidir, 4. Eşya ZiIyedliği – Hak ZiIyedliği Eşya zilyedliği, maddi bir mal üzerin deki fiili hakimiyettir. Hak zilyedliği ise, ayni haklarda söz konusu-olan zilyedliktir. 5. ZiIyed Yardımcılığı Bir eşya üzerinde fiili hakimiyeti başkasının adına menfaatine kullanan kimsenin durumudur. ZİLYEDLİĞİN KAZANILMASI iki şekilde kazanılır. 1. Aslen Kazanma Bir eşyanın zilyedliğinin bir başkasına naklen ve devren değil, doğrudan doğruya kazanan şahsın tek taraflı bir fiili ile elde edilmesi demektir. . 2. Devren Kazanma Bir eşya üzerinde mevcut bulunan zilyedliğin zilyedin isteği ile bir başkasına geçmesi, nakledilmesi demektir. Buna “Zliyedliğin devri” veya “zilyedliğin nakli” denir. iki türde olur. Biri teslimle kazanma, diğeri Teslimsiz Kazanmadır. Teslimle kazanma, eşyanın teslimi ile olur. Teslimsiz kazanma ise Kısa Elden Teslim, Hükmen Teslim, Zilyedliğin Havalesi, Emtiayı Temsil Eden Senetlerin Devri ve Miras yolu !e olabilir. ZİLYEDLİĞİN KAYBEDİLMESİ Zilyedliğin kaybedilmesi demek, eşya üzerinde fiili hakimiyet icra etme imkanının devamlı olarak ortadan kalkmış olması demektir ki, bu da zilyedin iradesiyle veya iradesi dışında olur. ZİLYEDLİĞİN KORUNMASI Üç yol vardır 1. Savuma Hakkı Zilyed, bütün gasp ve tecavüz fiillerini kuvvet kullanmakta defetmek hakkına sahiptir. 2. ZiIyedlik Davaları Medeni kanunumuz zilyedliğin tecavüz ve gasp fiillerine karşı dava yoluyla da korumaktadır ki, bu davalara “zilyedIik davaları” denir. Biri “yeddin iadesi davası”, diğeri “tecavüzün meni davası” olmak üzere başlıca iki türdedir. 3. Zilyedliğin İdari yoldan Korunması Bir gayri menkule zilyed bulunan kimse, bu gayri menkule tecavüzde bulunulduğu taktirde, gayrimenkulun bulunduğu yerin kaymakam veya valisine müracaatla tecavüzün men’ini önlenmesini talep edebilir. SORUMLULUK iyi niyetli zilyed, eşyada gerçekleşen zarardan dolayı sorumlu olmaz. Kötü niyetli zilyet, eşyada meydana gelen hasarı ödemekle mükellettir. hangisi emtıayı temsil eden senetlerden biri değildir? A Konşimento B Taşıma Senedi C irad Senedi D Rehin Senedi E Makbuz Senedi Yanıt C’dlr. üzerinde bır başkası vasıtasıyla fiili hakimiyet sahibi olan kimsenin zilyedIik türü nedir? A Feri B Vasıtalı C Hak D Eşya E Hiçbiri Yanıt B’dır. kimse sizin saatinizi çalarsa saatiniz üzerindeki hakimiyetinin hukuki niteliği nedir? A Malik B Zilyed C Hak sahibi D Zilyet yardımcısı E Aynı hak sahibi Yanıt B’dlr. hangisi zilyedliğin teslimsiz kazanılma yollarından değildir? A Hükmen teslim B Miras C Havale D Kısa Elden Teslim E Hiçbiri Yanıt E’dir. mallar üzerindeki zilyedlik nedir? A Hak zilyedliği B Eşya zilyedliği C Zilyed yardımcılığı D Vedia E Sükna Yanıt B’dir. arkadaşın birlikte ev kiralamaları halinde, her biri ev üzerinde ne tür zilyed olur? A Asli Zilyed B Müşterek Zilyed C Vasıtalı Zilyed D Hak Zilyedi E iştirak Halinde Zilyed Yanıt B’dir. Özet Zilyetlik, bir şey üzerinde fiili hakimiyet veya bir eşyayı fiili hakimiyet alanı içinde bulundurmaktır. Bir eşyayı fiili hakimiyet ve kudret alanı içinde bulunduran kimseye “zilyet” denir. Bir eşya üzerinde zilyetliğin söz konusu olabilmesi için iki unsura gerek vardır Fiili hakimiyet ve zilyetlik iradesi. Bir eşya üzerinde malik sıfatıyla hareket eden kimsenin zilyetliğine “asli zilyetlik”, bir eşyayı sınırlı ayni veya şahsi bir hakka dayanarak fiili hakimiyeti altında bulunduran kimsenin zilyetliğine ise “fer’i zilyetlik” de denir. Bir eşya üzerinde bir şahsın tek başına zilyet olması halinde tek zilyetlik”, birden fazla kimsenin hep beraber zilyet olması halinde birlikte zilyetlik” söz konusu olur. Birlikte zilyetlik de “müşterek zilyetlik” ve “iştirak halinde zilyetlik” olmak üzere ikiye ayrılır. Zilyetlik biri aslen, diğeri devren olmak üzere iki yoldan kazanılabilir ÜNİTE. 14 TAPU SİCİLİ Tapu Sicili, gayri menkuller üzerinde mevcut ayni hakların durumunu devamlı olarak göstermek üzere, devlet tarafından veya devletin sorumluluğu altında, ayni aleniyet sistemine göre tutulan sicildir. , Kadastro; gayri menkullerin şekillerinin, sınırlarının, yüzölçümlerinin fenni teknik ve geometrik usullerle yöntemlerle tespit edilerek planlar içerisinde gösterilmesidir. UNSURLARI İki ana grupta incelenir 1. ASLİ SİCİLLER Bu da üç grupta toplanır. A Tapu kütüğü Özel mülkiyete konu olan gayri menkullerin yazıldığı kütüktür. B Yevmiye defteri Aynı hakların tescil, değiştirme ve terkinine ilişkin taleplerin saat, tarih ve sıra numarası altında yazıldığı defterdir. C Tamamlayıcı Belgeler Kütükteki kayıtları tamamlayan ve onlara dayanak teşkil eden evraktır. Bunlar da “Plan” ve “evrak-ı müsbite” den ibarettir. 2-FERİ SİCİLLER Bunlar asli sicillere yardım eden sicillerdir. -Mal sahipleri sicili -Hacizler sicili – Alacaklılar Sicili – Tashihler Sicili – Muhaberat Sicili TAPU SİCİLİNE, HAKİM OLAN iLKELER 1 Tescil ilkesi Ayni haklar, ancak tapu siciline tescil kaydedilmek ile doğarlar. 2 Açıklık ilkesi Tapu sicili, ilgili olan herkese açıktır. 3 İlliyet ilkesi Tescilin geçerli olması, tescile dayanak teşkil eden hukuki sebebin geçerliliğine bağlıdır. 4 Güven İlkesi Resmi sicil olmak itibariyla, herkes tapu sicilindeki kayıtların doğruluğuna güvenebilir. 5 Devletin Sorumluluğu ilkesi Devlet, tapu sicilinin gereği gibi tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumludur. TAPU SİCİLİNE YAPILAN İŞLEMLER Dört grupta toplanır 1. Kayıt Gayri menkulün tapu kütüğüne yazılmasıdır. 2. Tescil Daha önceden kayıtlı bir gayrimenkul üzerinde yeni bir ayni hak kın yaratılmasına yarayan işlemdir. 3. Şerh Şahsi hakların, tapuya geçirilmesi işlemidir. 4. Beyan Gayri menkulleri ilgilendiren bazı hukuki ve fiili ilişkilerin herkes tarafından bilinmesi amacıyla yapılan işlemdir. hangisi feri siciller arasında yer alır? A Yevmiye Defteri B Tapu Kütüğü C Hacizler sicili D Evrak-ı Müsbite E Plan Yarıt C’dlr. Hacizler Bir ayni hakkı ortadan kaldıran işlem aşağıdakilerden hangisidir? A Beyan. B Tescil C Şerh D Kayıt E terkin Yanıt E’dir. Bir ayni hakkı ortadan kaldıran işlem “silme terkin”dir. şerh edilen bir vefa hakkında, şerhin ortadan kalkması için geçmesi gereken süre aşağıdakilerden hangisidir? A 1 ay B 6 ay C 1 yıl D 5 yıl E 10 yıl Yanıt E’dir. “Tescil Talebi olmaksızın, tapu sicil memuru kendiliğinden tescil yapamaz” Bu ilkeye verilen isim aşağıdakilerden hangisidir? A Talep B Kayıt C Şerh D Geçerlilik E Hukukilik Yanıt A’dır. “Tescil yapılmadıkça bir ayni hak doğmuş veya başkasına devredilmiş olmayacağı gibi, ortadan kalkmış da olmaz” ifadesi ile tescilin hangi özelliği belirtilmiştir? A Tescilde aleniyet hükmü B Tescile güven hükmü C Tescilin müspet hükmü D Tescilin menfi hükmü E Tescilde illiyet hükmü Yanıt D’dir. ÜNİTE -15 MÜLKİYET Ayni haklardan sahibine tam ve en geniş yetkiler vereni mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet hakkı sahibine, eşyayı “kullanma”, ondan “faydalanma” ve onunla ilgili her türlü “tasarruflarda bulunma” yetkilerini veren sınırsız ve tam bir ayni haktır. KONUSU Mülkiyet hakkının konusunu sadece maddi mallar eşyalar teşkil eder. Maddi olmayan mallar örneğin fikir ürünü eserler ile alacaklar üzerinde mülkiyet olmaz. KAPSAMI mülkiyet hakkının kapsamına, asıl eşya ile birlikte onun “mütemmim cüz’üleri-yani tamamlayıcı parçaları” ve “teferruat-yani eklentileri” de dahildir. TÜRLERİ Mülkiyet iki şeklide ortaya çıkabilir a. Tek Mülkiyet Bir kimsenin bir şeyin tamamı üzerinde tek başına mülkiyet hakkı sahibi olmasıdır.. b. Birlikte Mülkiyet Bir şey üzerinde birden fazla kimsenin aynı anda mülkiyet hakkı sahibi bulunmaları demektir. GAYRİMENKUL MÜLKİYETİ Konusunu bir gayri menkulün oluşturduğu mülkiyettir. Arazi, Madenler, Tapu sicilinde bağımsız ve daimi olmak üzere kaydedilen haklar ve kargir bir binanın bağımsız bölümü gayrimenkul sayılır. KAZANILMASI Gayri menkuller üzerindeki mülkiyete hakkını kazanılması iki yolla olur a. Aslen kazanma işgal ve yeni arazi oluşması gibi sebeplerle gerçekleşir. b. Devren kazanma Bir gayrimenkul üzerindeki mülkiyet hakkının eski maliklerden bir hukuki muamele dolayısıyla elde edilmesidir. Devren kazanmanın geçerli olabilmesi için, devir sözleşmesinin resmi şekilde yapılması ve tapu siciline tescil edilmesi gerekir. MENKUL MÜLKİYETİ Menkul mülkiyetinin konusu bir yerden diğer yere nakledilebilen eşya oluşturur. otomobil, elbise, halı gibi KAZANILMASI İki yolla gerçekleşir. a. Aslen kazanma ihraz, lukata, define gibi yollarla olur. b. Devren kazanma Eski malikten bir hukuki muamele dolayısıyla elde edilmesidir. Menkullerde mülkiyetin intikali için “teslim” gerekir. bir eşya üzerinde “tam yetki” veren sınırsız ayni hak, aşağıdakilerden hangisidir? A Mülkiyet hakkı B Alacak hakkı C Oturma Hakkı D ihtira Hakkı E Vefa Hakkı Yanıt A’dır hangisi gayrimenkul sayılır? A Kömür madeni B 1 ton kömür C 1. ton odun D otomobil, E Karavan Yartıt A’dır. hangisi menkul mülkiyetinin kazanılması yollarından sayılamaz? A Lukata B Tescil C Teslim D Define E ihraz Yanıt B’dir. Menkul mülkiyeti İçin iyiniyetle kazandırıcı zaman aşımı süresi nedir? A 6 ay B 1 yıl C 3 yıl D 5 yıl E 10 yıl Yanıt D’dir. Eşyayı hangisi gayrimenkul mülkiyetini tescilsiz kazanma hallerinin biri sayılmaz? A Satın B Yargısal hüküm C Cebri icra D işgal E Miras Yanıt A’dır. menkul şeylerin mülkiyetinin tek taraflı olarak el koyma ve zilyedliğin alınması yoluyla aslen kazanılmasına ne ad verilir? A istimlak B işgal C ihraz D Lukata E Hukuki tağyir YANIT C’dir ÜNİTE-16 SINIRLI AYNI HAKLAR Sınırlı ayni haklar sahibine mülkiyet hakkı gibi tam ve geniş yetkiler değil, sınırlı yetkiler veren ayni haklardır. Bunlar sahibine ya “kullanma” ya da o eşyadan “yararlanma” yetkisi verirler. Üçe ayrılırlar. A. İRTİFAK HAKLARI Sahiplerine başkasına ait bir şey üzerinde sadece kullanma veya yararlanma ya da hem kullanma hem de yararlanma yetkilerini veren ayni haklardır. Üç grupta toplanırlar 1. Ayni irtifak Hakları Bir gayrimenkul malikinin lehine ve diğer gayrimenkul malikinin aleyhine olmak üzere kurulan irtifak haklarıdır. . 2. Şahsi irtifak Hakları Bir kimse lehine o kimsenin bir gayrimenkulün maliki olup olmadığına bakılmaksızın kurulan irtifak haklarıdır 3. Karışık irtifak Hakları Mahiyetleri itibariye ayni ve şahsi irtifak haklarının niteliğini taşıyan irtifak haklarıdır. B. REHİNHAKLARI Sahibine alacağım borçludan alamadığı taktirde rehin’ konusu eşyayı paraya çevirterek, alacağını elde etme yetkisi veren ayni haklardır. Gayrimenkul ve menkul rehni olarak ikiye ayrılır. 1. Gayrimenkul Rehni Gayrimenkul rehininin konusunu, gayrimenkul eşya teşkil eder. Ancak bir gayrimenkulün rehnedilebilmesi için “tapuda kayıtlı olması” gerekir. . . Medeni kanun üç türlü gayrimenkul rehni kabul etmiştir Bunlar da “ipotek”, “ipotekli borç senedi” ve “irad senedi”dir. 2. Menkul Rehni Gayrimenkul olmayan bir şey veya hakkın, bir alacağa teminat teşkil etmek üzere ve alacağını alamayan alacaklıya rehin olarak verilen şeyin satış bedelinden alacağını elde etmek imkanını veren bir rehin türüdür. Aşağıdakilerden hangisi “hapis hakkı”nın konusunu oluşturmaz? A Gayrimenkuller B Otomobil C Saat D Poliçe E Çek Yanıt A’dır. hangisi hapis hakkının şartlarından birisi değildir? A Zilyet olma B Ödenir halde bulunma C Provizyon D Paraya çevrilebilirlik E Hiçbiri Yanıt C’dir. gayrimenkul malikinin lehine ve diğer bir gayrimenkul malikinin aleyhine kurulan İrtifakla ne denir? A Menkule bağlı irtifak B Gayrimenkule bağlı irtifak C Şahsi irtifak D intifa E Vedia Yanıt B’dir. bır binada oturma yetkisi veren hakka ne ad verilir? A Sükna B İştira C Vefa D Vedia E Karz Yanıt A’dır. sona ermesi hallerinden biri “Kaydın SiIinmesi”dir. İpoteğin sona ermesi hallerinden diğeri hangisidir? A Gayrimenkulün yok olması B Anlaşma C Şerh D Sözleşme E Hiçbiri Yanıt A’dır. hangisi şahsi irtifak haklarından biridir? A Üst Hakkı B Kaynak Hakkı C Geçit Hakkı D Intifa Hakkı E Hiçbiri Yanıt D’dır. ÜNİTE-17 BORÇ İLİŞKİSİ SORUMLULUK BORCUN KAYNAKLARI Dar anlamda borç sadece para borcunu ya da bir kimsenin diğerine karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu davranışı ifade eder. Geniş anlamda borç ise alacaklı ve borçlu arasındaki hukuki bağı ifade eder. Buna borç ilişkisi denir. Borç ilişkisi iki taraf arasında mevcut olan ve bunlardan birini diğerine karşı belli bir davranış biçiminde bulunmakla yükümlü kılan hukuki bir bağdır. Borç ilişkisinin üç unsuru vardır; alacaklı, borçlu ve edim. Borç bir şeyi vermek bir şeyi yapmak ya da bir şeyi yapmamak olabilir. Edimin konusu hukuka ahlaka ve adaba aykırı olmamalıdır. Edim borçlu yönünden bakıldığında borç alacaklı yönünden bakıldığında alacak şeklinde görülür. Borçlu edimini yerine getirmezse alacaklı talep hakkını yargı organlarına müracat ederek kullanır. EDİM ÇEŞİTLERİ Bir şey verilmesine ilişkin edimlere müspet edim, bir şey yapmamaya ilişkin edimlere de menfi edim denir. Bizzat borçlunun kendi bedeni veya fikri kuvvet ve becerisiyle yerine getirdiği müspet edime şahsi edim denir. Örneğin; bir ressamın sizin yağlı boya portrenizi yapmayı taahhüt etmesi. Borçlunun mal varlığıyla ifa edilen müspet edimlere maddi edim adı verilir. Örneğin; satıcının sattığı malın mülkiyetini alıcıya geçirmesi veya borçlunun borçlu bulunduğu bir miktar parayı alacaklıya ödemesi ya da iadesi gereken bir şeyi geri vermesi. Bir fiil ya da birden çok fiillerle bir anda yerine getirilen edimlere ani edim denir. Örneğin; alıcının sattığı malın bedelini satıcıya ödemesi, boyacının ayakkabıyı boyaması, kiracının her ay kira bedelini ev sahibine ödemesi hallerinde ani edim vardır. Kesintisiz bir fiil veya davranışla ifa edilen yani belli bir süre borçluyu devamlı uyma yükümü altında bırakan edimlere sürekli edim denir. Örneğin; Kiralayanın ev sahibinin kira sözleşmesi süresince kiralamaya uygun şekilde kiralananı evi elverişli halde bulundurması, hizmet sözleşmesinde işçinin sözleşme süresince hizmet etmekle yükümlü olması hallerinde hep sürekli edim vardır. . Edim konusu olan şeyin niteliğinde yada değerinde esaslı bir değişiklik olmaksızın birbirine eşit birden çok Parçalara ayrılabilen edimlere bölünebilen edim denir. Örneğin; satım sözleşmesinde alıcının semen satışbedeli borcunun konusu olan edim yani para borcu bu niteliktedir. Edim konusu olan şeyin niteliğinde ve değerinde esaslı bir değişiklik olmaksızın birden çok parçalara ayrılması mümkün olmayan edimlere bölünmez edim denir. Örneğin; işçinin hizmet edimi. BORCUN KAYNAKLARI Borcun kaynakları Şunlardı 1. Hukuki muameleler 2. Sebepsiz zenginleşme 3. Haksız fiiller Hukuki Muameleler ikiye ayrılır ” a. Tek Taraflı Hukuki Muameleler Bir kimsenin sadece kendi iradesini açıklamasıyla meydana gelen muamelelerdir. Örneğin; Vasiyet . b. Çok taraflı hukuki muameleler Birden fazla kimsenin irade açıklamalarıyla meydana gelen muamelelerdir. Sözleşmeler iki taraflı irade açıklamasıyla oluşur. Sözleşmeler aynı zamanda çok taraflı hukuki muamelelerdendir. 2. Haksız FiiIler Örneğin; Bir kimseyi dövmek, yaralamak, öldürmek, bir kimsenin elbisesini yırtmak, evinin camlarını kırmak, harmanını yakmak, şeref ve haysiyetine tecavüz etmek. 3. Sebepsiz Zenginleşme Bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep bulunmaksızın diğer bir kimsenin malvarlığının zararına olarak çoğalması veya azalmamasıdır. SORUMLULUK Alacaklının alacağını alabilmesi için borçluya ait mal varlığına cebri icra yoluyla el koyabilme yetkisi ve borçlunun bunlara katlanmak zorunda olmasına sorumluluk denir. .. Ücret karşılığında bir malın kullanılma hakkının belli bir süre devredilmesi hususunda anlaşmaya varmalarıyla doğan sözleşmeye kira sözleşmesi denir. Sözleşmeler tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler ve iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olmak üzere ikiye ayrılır. Tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler sadece bir taraf borç altına girmektedir. Örneğin; Bağışlama sözleşmesi. İki Tarafa Borç yükleyen sözleşmelerde ise sözleşmenin her iki taraf da borç altına girmektedir. Örneğin; satım, kira” istisna, trampa, hizmet sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde tarafların edimleri karşılıklı olarak mübadele edilmektedir. Edimlerin karşılıklı olarak mübadele edildiği sözleşmeıere,iki, tarafa tam borç yükleyen sözleşmeler ya da karşılıklı sözleşmeler denir. İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerin bazılarında edimler karşılıklı olarak mübade edilmemektedir. Edimlerin karşılıklı mübadele edilmediği sözleşmelere ek*** iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler denir. Örneğin; ariyet, karz, vekalet ve vedia sözleşmeleri ek*** iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Sözleşmenin kurulabilmesi için karşılıklı iki irade açıklamasına ihtiyaç vardır. Bunlardan birine icap diğerine kabul denir. İcap Sözleşmenin meydana gelebilmesi için gerekli olan iki irade açıklamasından zaman bakımından önce yapılana icap, bu açıklamayı yapana ise icapçı muhip denir;. İcap sözleşmenin doğabilmesi için teklifte bulunmak demektir. İki taraftan hangisinin açıklamasının icap hangisinin açıklamasının kabul olduğunu anlayabilmek için hangisinin zaman itibarıyla önce yapılmış olduğuna bakmak gerekir. İcabın hukuki sonuçlar doğurabilmesi için sözleşmenin esaslı noktalarını içermesi gerekir. Yani icap tam ve mükemmel olmalıdır. İcabın icapçının bir sözleşme yapma konusundaki iradesini ciddi surette yansıtması gerekir. Eğer icapta böyle bir nitelik bulunmuyarsa bu icaba davettir. Örneğin; bir kırtasiyeciye giderek 1000 liraya bir doIma kalem almak istediğimizi söylersek bu icap değil icaba davet olur. Gazetelerde televizyonlarda radyolarda fiyat gösterilmeksizin reklamlar ve ilanlar yapılması vitrinlerde fiyat gösterilmeden mal sergilenmesi, tarife, katalog ve cari fiyat listesi göndermek icaba davettir. İcap icapçıyı bağlar, vazgeçilemez. Eğer süreli icap söz konusu ise icapçı kabul haberi kendisine ulaşıncaya dek icabıyla bağlıdır. Süresiz icapta ise yani icapçının kabul için süre belirtmemiş olmas halinde icabın hazır olanlar ve olmayanlar arasında olup olmamasına göre değişir. Süresiz icapta eğer icap hazır olanlar arasında ise icap derhal kabul edilmediği takdirde icapçı icabıyla bağlı değildir. Süresiz icapta eğer icap hazır olmayanlar arasında ise yani icapçı ile kabulcünün karşı karşıya bulunmadıkları bir durumda yapılmış ise icapçı normal bir kabul haberinin kendisine ulaşacağı ana kadar icabıyla bağlı kalır. Bu durumda şu üç zamanın tespit edilmesi gerekir, ı. Icabın kabulcüye gitmesi için geçecek zaman 2. Kabulcünün düşünmesi için geçecek zaman 3. Kabul haberinin icapçıya ulaşması için geçecek zaman Kabul haberi gerekirse bu yeni icap sayılır. Gecikmiş olarak gelen kabul haberi vaktinde vaktinde gönderilmiş bulunuyorsa icapçı bununla bağlı kalmak zorundadır. İcaptan Dönme İcap geri alınabilir. Eğer; 1. İcabın geri alındığı haberi kabule üye icabın varmasından önce ulaşırsa . 2. Ya da icapla aynı anda ulaşırsa 3. Ya da icaptan sonra ulaşmış olmakla beraber kabulcü icabın geri alındığını icaptan önce haber alırsa icaptan dönülmüş sayılır. Netice olarak icapçı yapmış olduğu icabı kabulcünün bunu öğrendiği ana kadar geri alabilir. İcapçı kabulden önce ölürse yada fiil ehliyetini kaybederse icap geçersiz olmaz, ölüm halinde icapçının mirasçıları onun yerine geçer. İcapçının bizzat şahsı önemli ise mirasçılar bu icapla bağlı kalmazlar. Kabul Kabul icaba verilen olumlu cevaptır. Eğer kabul iradesi açık olarak beyan edilmişse buna açık sarih kabul denir. Kabul ettiği davranışlarından ve tavırlarından çıkarılıyorsa bu örtülü zımni kabuldür. Örneğin; kolacının kendisine gönderilen gömleği kolalayıp ütülemeye başlaması örtülü kabuldür. Kabulcü icapçının kendisine gönderdiği malları kullanmaya ya da tüketmeye başlarsa bu da örtülü kabuldür. Kabulcünün dönmesi aynı icapçının dönmesi gibidir. Kabulcü ölürse ya da fiil ehliyetini kaybederse kabul geçersiz olmaz, ölüm halinde kabulcünün mirasçıları onun yerine geçer. Kabulcünün bizzat şahsı önemli ise mirasçılar bu kabulle bağlı kalmazlar. HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN BORÇLAR Bir kimsenin hukuka aykırı bir fiil ile bir başkasına zarar vermesine haksız fiil sorumluluğu yada akit dışı sorumluluk denir. Haksız fiil sorum luluğuna kusur sorumluluğu denilmektedir. Haksız fiil sorumluluğunun doğabilmesi için kusur, zarar, illiyet bağı ve hukuka aykırılık gibi dört şartın gerçekleşmesi gerekir. Hukuka Aykırılık Bazı haller hukuka aykırılığı ortadan kaldırırlar. Bunlar meşru müdafaa, ıztırar hali, özel hukukun tanıdığı bir hakkın kullanılması, kamu kudretinin kullanılması, mağdurun zarara önceden razı olması, üstün nitelikte bir özel ya da kamu yararına bulunması gibi hallerdir. 2. Kusur Kast yada ihmal şeklinde olabilir. Kast bilmek ve istemektir. İhmal ise sonucu istememekle beraber gerekli dikkat ve özeni göstermemektedir. Örneğin; bir kimse dolu bir silahı temizlerken arkadaşının ölümüne sebebiyet verirse burada ihmal vardır. 3. Zarar Maddi ve manevi zarar olmak üzere ikiye ayrılır. 4. İlliyet Bağı Hukuka aykırı fiil ile zarar arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Yani sebep-sonuç ilişkisi bulunmalıdır. Haksız fiilden doğan edim tazminattır. Tazminat maddi ve manevi tazminat şeklinde olur. Maddi tazminat ise aynen tazmin ve,nakden tazmin şeklinde olur. Nakden tazmin mal varlığındaki eksilmenin para ile giderilmesidir. Aynen taksim ise örneğin kırılan camın aynen yerine takılması. Hakim mağdurun zarara razı olduğu veya Zararın doğmasında mağdurun da kusuru bulunduğu hallerde tazminat miktarını indirebileceği gibi tamamen de kaldırabilir. SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDEN DOĞAN BORÇLAR Sebepsiz zenginleşme doğabilmesi için başlıca dört şartın bulunması gerekir. Zenginleşme 2. Fakirleşme 3. İlliyet Bağı 4. Haklı Bir Sebebin bulunmaması Hukuka aykırı fiillere ne ad verilir? A Hukuka aykırı muamele B Haksız fiil C Hukuka aykırı olay D Haksız zenginleşme E Haksız işlem Yanıt B’dir. haksız fiil sonucu doğan borç aşağıdakilerden hangisidir? A Muhafaza B Teslim C Tatmin D Geri verme E Hiçbiri Yanıt C’dir. 3. Alıcının “aldığı malın bedelini satıcıya ödemesi ne tür bir edimdir? A Bölünemez edim B Şahsi edim C Ani edim D Sürekli edim ,E Müsbet edim Yanıt E’dlr. hangisi, tek taraflı bir hukuki İşlemdir? A Hizmet BL istisna C Kira D Vasiyet E Kefalet Yanıt D’dır. ilişkisini doğuran sebeplere ne denir? A Borç ilişkisinin kaynakları B işlem C Borcun doğumu D Borç ilişkisinin doğumu E Hiç biri Yanıt A’dır. Borçlunun hayatını ve mesleğini devam ettirebilmesi için gerekli olan malların sınırsız sorumluluğun dışında tutulmasına ilişkin hükümler aşağıdakilerden hangisiyle düzenlenmiştir? A Borçlar Kanunu B Medeni Kanun C Ticaret Kanunu D icra ve iflas Kanunu E Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu Yanıt D’dır. ÜNİTE- 18 BORCUN KAYNAKLARI SÖZLEŞMEDEN DOĞANBORÇLAR Sözleşme, iki ,tarafın bir hukuki sonucu elde etmek Üzere iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun surette açıklamaları demektir. Bir sözleşmenin meydana gelebilmesi için karşılıklı ve birbirine uygun iki irade açıklamasına ihtiyaç vardır Bunlardan zaman bakımından önce yapılana HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN BORÇLAR Bir kimse hukuka aykırı bir fiil ile başka bir kimseye zarar verirse, bir “haksız fiil işlemiş olur ve bunun sonucunda bu kimse ile zarara uğramış’ olan kimse arasında bir “borç ilişkisi” doğar. Bunun sonucunda ise verilen bu zararın tazmin borcu doğar. Haksız fiilden doğan borçların şartları şunlardır – Hukuka aykırılık Emredici kuralın ihlalidir. – Kusur Hukuka aykırı neticeyi istemek kast veya bu sonucu istemekle beraber, hukuka aykırılıktan kaçınmak için iradeyi yeteri derecede yormamaktır. ihmal – Zarar Bir kimsenin mal varlığında kendi rızası olmaksızın meydana gelen bir eksilmedir. Maddi ve manevi olabilir. – İlliyet Bağı FiiI ile zarar arasındaki bağdır. SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEDEN DOĞAN BORÇLAR Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin malvarlığı aleyhine çoğalması demektir. ŞARTLARI – Zenginleşme – Fakirleşme – İlliyet Bağı – Haklı bir sebebin bulunmaması amaçlanan bir sözleşmenin esaslı unsurlarını İçermeyen İrade açıklamasına ne denir? A Vaad B Teklif C Reklam D icaba davet E İcap Yanıt D’dlr. yapıldıktan sonra açık kabul; İhtiyaç yoksa, sözleşme hükümleri hangi andan İtibaren meydana gelir? A Kabulün icapçıya vardığı an B İcabın kabulcüye vardığı an C Kabulcünün icabı öğrendiği an D icabın açıklandığı an E Kabulün açıklandığı an Yanıt D’dir. hangisi haksız fiillerden doğan borçların şartlarından biri değildir? A Zarar B Hukuka aykırılık C Kusur D illiyet E Kast Yanıt E’dir. 4.”iade borcu” nereden kaynaklanır? A Haksız fiilden B Sebepsiz Zenginleşmeden C Hukuki olaydan D Hukuki Fiilden E Hiçbiri Yanıt B’dir olmayanlar arasında yapılan bir sözleşme ne zaman meydana gelmiş sayılır? A İcap yapıldığında B İcabın Kabulcüye ulaştığı anda C icabın açıklandığı anda, D Kabulün Açıklandığı anda E Kabulün icapçıya ulaştığı anda Yanıt E’dlr hangisi ek*** iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden biri değildir? A Karz B Vedia C Ariyet D Vekalet E istisna Yanıt E’dir. hangisi haksız fiil sorumluluğunun şartlarından biri değildir? A Fiilin hukuka aykırı olması B Failin kusurlu olması C Fiilden bir zarar doğması D Zararı karşılamak için tazminat talep edilmesi E Fiile zarar arasında illiyet bağı olması Yanıt D’dir Devlet Memurluğunda adaylık süresi en az 1 yıl, en çok 2 yıldır. Adaylık süresi içinde görevine son verilen memur 3 yıl süreyle devlet memurluğuna alınamaz. Bulunduğu yerden başka bir yere atanan memur 15 gün içinde o yere hareket etmek zorundadır. Olumsuz sicil alan memur 1 ay içinde atamaya yetkili amire itiraz edebilir. İki kez üst üste olumsuz sicil alan memur, başka bir sicil amirinin emrine verilir. Memura aylıktan kesme cezasını disiplin amiri verir. Kınama cezasına karşı ilgili memur 7 gün içinde itiraz edebilir. Meclis denetim yollarıSoru,Gensoru,Meclis araştırması,Meclis soruşturması 1868 yılında danıştayın kurulmasında Fransa’dan esinlenilmiştir. İlk kez 1924 Anayasasında danıştayın kuruluşu yer almıştır. İdari işlemlerin sebep ve konu ögelerinde takdir yetkisi olabilir. Bölge İdare Mahkemelerinin kurulmasında Adalet Bakanlığı yetkilidir. İdare mahkemesinin tek hakimler vermiş olduğu kararlara karşı yapılan itirazları Bölge İdare Mahkemesi inceler. Sıkıyönetim Kanununun kapsamına giren suçlar Askeri Ceza Mahkemesinde görülürler. Cumhurbaşkanı ,Bakan ,Yargıtay üyeleri ,HSYK üyeleri Anayasa Mahkemesince Yüce Divan sıfatıyla yargılanırlar. İdare Mahkemesinde açılması gereken bir dava, Vergi Mahkemesinde açılmışsa görev kamu düzenine ilişkindir. Bu yüzden mahkeme davayı göremez. Görev yönünden hakim davayı reddetmelidir. Uyuşmazlık Mahkemesi 1 başkan, 12 asıl, 12 yedek üyeden kurulur. Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı 6 ay içinde gelmezse, mahkeme davayı görmeye devam eder. Bakanlar Kurulu kararlarına karşı açılan davalar danıştayda ilk derece mahkemesi olarak görülür. Kamu tüzel kişiliklerin, tüzel kişilikleri ancak kanunla sona erer. Müşterek kararnamelere karşı açılacak iptal davalarında, bakan davalı olarak gösterilecektir. İdare Mahkemesinde iptal davası açma süresi 60 gündür. Dava açma süresinin son günü adli tatile rastlarsa süre 7 gün uzar. İdare Mahkemesinde temyiz süresi 30 gündür. Karar düzeltme süresi, idari yargıda 15 gündür. 6, ünite * kolluk faaliyeti idarenin kamu düzenini korumak ve sağlamak için giriştiği tüm faaliyetlere denir * kolluk faaliyetleri bireyler ve topluluklar ile idareyi temel hak ve özgürlükler konusunda karşı karşıya getiren bir idari faaliyet türüdür * mesken mesuniyeti konut dokunulmazlığıdır * kamu düzeni ;güvenlik, dirlik ,esenlik vesağlık öğelerinden oluşan bir kavramdır. Kamu düzeninin öğeleri – güvenlik bireylerin can ve eşyalarına zarar verebilecek tehtit ve tehlikelerin yokluğu – dirlik ve esenlik yaşamın normal seyrini olumsuz yönde etkileyebilecek hertürlü düzensizlik ve karışıklığın yokluğudur – sağlık toplumun bulaşıcı ve yaygın hastalıklardan uzak tutulması * idari kolluk idari makamların emri altında faaliyet göstermekte ve bu faaliyetlerden doğan uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenmektedir * adli kolluk adli mahkemelerin emri altındadır ve faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıklar adli yargıda çözülr * idari kolluğun görevi ve amacı kamu düzeninin bozulmasını önlemektir * adli kolluk ise kamu düzenini bozan ve suç sayılan eylemlerin işlenmesi halinde harekete geçer * idari ve adli kolluk, içişleri bakanlığına bağlı emniyet genel müdürlüğü bünyesinde örgütlenmiştir * siyasi polis faaliyeti devletin milli güvenliğinin korunması için giriştiği gizli polis faaliyetidir. Bu faaliyetler başkanlığa bağlı milli istihbarat teşkilatının görevlerini oluşturur * genel idari kolluk ülke düzeyinde kamu düzenini ve kamu düzeninin her 3 öğesini sağlamakla görevlidir. Genel idari kolluk başta içişleri bakanı olmak üzere vali ve kaymakamın emri altında görev yapmaktadır * genel idari kolluk makamları – bakanlar kurulu – içişleri bakanı – valiler – kaymakamlar – bakanlar – bucak müdürleri * mahalli idarelerde belediyelerin kolluk makamları – belediye meclisi – belediye encümeni – belediye başkanı – belediye başkan yardımcısı * kolluk personeli işlem tesis etmeye yetkili olmayıp sadece kolluk makamlarınca tesis edilen işlemleri uygulamakla görevli * polis, şehir ve kasabaların kolluk personelidir ; jandarma ise kırsal yörelerde görev yapan kolluk personelidr * polisi görevleri yönünden idari siyasi ve adli polis olmak üzere 3 e ayrılır * jandarma , kolluk yetki ve görevleri yönünden içişleri bakanlığına bağlı jandarma genel komutanlığı bünyesinde örgütlenmiştir * içişleri bakanı lüzum halinde bakanlar kurulu kararıyla ordu birliklerinden istifade edbilir * köy kolluk personeli ; silahlı köy korucularıdır ve köy ihtiyar meclisi tarafından tutulur ve kaymakamın emri ile göreve başlar nüfusu 1000 den yukarı olan köyler de 500 kişiye bir korucu tutulur * kolluk faaliyetleri siyasal ve dinsel amaçlarla ve özel çıkarlar için kullanılamaz * kolluk yetkileri kullanıldıkları yer ve zamana göre geniş veya dar olabilirler – genişlediği yerler sırası ile ; meskenler, iş yerleri, umuma açık yerler ve umumi yerlerdr. Bu faaliyetin en geniş kullanıldığı yer umuma açık yerlerdr * 1982 anayasası “olagan üstü yönetim usulleri” başlığı altında olağan üstü haller ile sıkı yönetim , seferberlik ve savaş halini düzenlemiştir * olağan üstü hal ilanına ilişkin işlem bir idari işlemdir. Unsurları – yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanacak olan bakanlar kuruluna olağan üstü hal ilan etme yetkisi tanınmıştır. Bakanlar kurulu 6 ayı geçmemek üzere olağan üstü hal ilan edebilr resmi gazetede yayımlanır ve tbmm sinin onayına sunulur – şekil olağanüstü hal ilanı kolektif bir işlem olan bakanlar kurulu kararı ile olr – sebep 2 gurupta toplanmış 1 tabi afet tehlikeli salgın hastalıklar ve ekonomik bunalım 2 demokrasi düzenini ve temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketleri – amaç olaganüstü hal ilanına yol açan sebeplerle bozulmuş olan kamu düzeninin yeniden kurulması * olağanüstü halin sona ermesi ile genişletilmiş kolluk yetkileri sona ererken, olağan kolluk yetkileri geri gelir * sıkıyönetim ilanına ilişkin işlemde idari işlemdr. Unsurları – yetki bakanlar kurulu yetkilidir. Resmi gazetede yayımlanır ve tbmm sinin onayına sunulur . bakanlar kurulu 6 ayı geçmemek üzere sıkıyönetim ilan edebilir ve bakanlar kurulunun isteği üzerine her defasında 4 ayı geçmemek üzere tbmm tarafından uzatılır. Savaş halinde bu koşul aranmaz – şekil kolektif işlem niteliğindeki bakanlar kurulu – sebep 1 şiddet hareketlerinin yaygınlaşması 2 savaş hali veya savaşı gerektirecek bir durumun belirmesi 3 ayaklanma olması veya cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir klkışmann olması 4 ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşürecek şiddet hareketlerin yaygınlaşması – amaç 1 şiddet hareketlerin yaygınlaşmasında ; şiddet hareketlerini ortadan kaldırarak kamu düzenini yeniden kurmak 2 savaş hali nedeniyle ; durumun gerektirdiği tüm tedbirlerin alınması * sıkı yönetimin ilanı ile birlikte sivil kolluk yetki ve görevi askeri makamlara geçer * 1402 sayılı kanunda sayılan suçların yargılanması askeri mahkemelere aittir 7, ünite * Organik açıdan kamu hizmeti belli bir görevi yürütmek için kamu tüzel kişisi tarafından tahsis edilmiş olan ajan ve vasıtaların bütünüdür * maddi açıdan bu faaliyeti yürüten teşkilatın niteliklerinden tamamen bağımsız yalnızca faaliyet niteliğine bakılarak tanımlanır * şekli açıdan belirli bir usulu belirli bir hukuki rejimi ifade etmektedir. * kamu hizmetlerinin kurulmasında asli yetki yasama organına aittir * kamu hizmetnn kaldırılması ise ; kuruluşundaki usullere uygun olarak kaldırılır * kamu hizmetlerine egemen olan ilkeler – süreklilik kesintisizlik ve düzenlilik – değişkenlik uyarlama – nesnellik ve eşitlik – bedelsizlik * idare kamu hizmeti olarak kabul edilen faaliyeti özel kesim ile yan yana yürütüyor ise ; tekelsiz kamu hizmetlerinden söz edilir * yürütüldükleri alana göre ; – Milli kamu hizmetleri tüm ülke düzeyinde yürütülen ve tüm yurttaşların yararına sunulmuş kamu hizmetidr – mahalli kamu hizmeti belli bir yörede yürütülen ve sadece sadece o yöre halkının yararlanmasına sunulmuş hizmettir * kamu hizmetlerinin türleri – tekelli –tekelsiz kamu hizmetleri – idari kamu hizmetleri – iktisadi kamu hizmetleri – sosyal kamu hizm. – bilimsel –teknik – kültürel kamu hizm. * kamu hizmeti konularına göre 4 e ayrılır – idari , iktisadi , sosyal ve bilimsel – teknik – ültürel * idari kamu hizmetleri ; geleneksel kamu hizmetidir ; sağlık eğitim hizmetleri gibi * iktisadi kamu hizmeti işleyişi ve dış ilişkileri yönünden özel hukuk kurallarına tabidir . idari işlem ile kurulur . malları devletçe ve kamu tüzel kişiliğince sağlanır .asıl amacı toplumsal gereksinimleri karşılamak sureti ile kamu yararını sağlamak * sosyal kamu hizmeti dünya savaşından sonra gelişmeye başlayan çalışma düzenine ve sosyal güvenliğe ilişkin faaliyetler * sosyal kamu hizmetlerinden bir kısmı devletin tekeli altındadır * kamu hizmetleri idare tarafından görülme usulü emanettir. * kamu hizmetlerinin görülme usulleri – emanet usulü kamu hizmetlerinin kamu kesiminde yer alan tüzel kişilere gördürülür – ruhsat usulü idarenin tek yanlı olarak vereceği izin ile kamu hizmeti özel kişiye gördürülür – müşterek emanet usulü masraflar hasar ve zarar idareye ait olmak üzere bir götürü veya orantılı bir ücret karşılığı özel kişiye gördürülür – iltizam usulü mültezim adı verilen bir özel kişiye götürü veya orantılı bir kazanç veya ücret karşılığında gördürülür – imtiyaz usulü belli bir kamu hizmetinin masrafları , kar veya zararı özel kişiye ait olmak üzere özel bir kişice kurulması ve işletilmesi * devlet adına kamu hizmeti imtiyazı tesis etme yetkisi ; menafi umumiyeye ait imtiyaz hakkında kanun ile düzenlenmiş. – Devlet adına imtiyaz verme yetkisi bakanlar kuruluna aittir – belediye idareleri adına imtiyaz verme yetkisi belediye meclisine ait belediye meclisinin kararı ise içişleri bakanlığının onamasına tabiidir * şartname ve sözleşme idarenin tek taraflı iradesi ile belirlenir * kamu hizmeti imtiyaz sözleşmeleri iltihaki katılmalı sözleşmelerdir * belgelerin Danıştay izninden geçirilmesi öngörülmektedir * 4446 sayılı kanun ile danıştayın inceleme yetkisi kaldırılmıştır ve bu yetki görüş bildirmeye dönüştürülmüştür Danıştay bu görüşü 2 ay içinde bildirecektir * imtiyaz alacak kişinin türk anonim şirketi statüsünde bir tüzel kişi olması gerekir * idarenin yetkileri – denetim ve yaptırım uygulama yetkisi – tek yanlı değişiklik yapma yetkisi – tek yanlı fesih yetkisi * idarenin uygulayacağı belli başlı yaptırımlar – belli bir miktar paranın ödenmesini isteme – işletmeye geçici olarak el koyma – sözleşmeyi feshetme dir * idare imtiyaz sahibinin işletmeyi gerektiği gibi yürütmemesi halinde el koyar * idare imtiyaz sahibinin ağır kusuru halinde herhangi bir tazminat ödemeksizin sözleşmeyi bozabilir. Kusuru olmasa da hizmet ve kamu yararının gerektirdiği hallerde de fesh edebilir * 2. durumda yani kusur olmaksızın fesihte idare imtiyaz sahibinin zararını tamamen gidermek durumundadr * imtiyaz sahibi sözleşme ile üstlendiği kamu hizmeti belli bir kar ve kazanç elde etmek için yapar * imtiyaz sahibi öngörülmezlik kavramı uyarınca sözleşmenin yeni koşullara uydurulmasını ve zararın paylaşılmasını idareden ister. Öngörülmezlik kavramının uygulanabilmesi için 3 koşun bir arada gerçekleşmesi gerek – sözleşmenin tarafları ,durumu alt üst eden olayları öngörmemiş olmalılardr – olaylar ,tarafların tamamen iradesi dışında olmalıdır – olaylar , imtiyaz sahibinin mahvına neden olabilecek durumda olmalıdır * imtiyaz sahibi sözleşme ile elde ettiği kazancın bir kısmını yıllık aidat olarak idareye vermekle yükümlü kılınabileceği gibi ürettiği mal ve hizmetlerin bir kısmını da karşılıksız olarak idareye verebilir * kamu hizmeti imtiyaz sözleşmelerinin sona ermesi – sürenin dolması – idarece fesih – mahkeme kararı ile fesih – yap- işlet- devret usulü * kamu hizmeti imtiyaz sözleşmelerinde sürenin dolması ile işletme bedelsiz olarak idareye geçer 8, ünite * idarenin özel hukuka tabi faaliyetlerinden doğan mali sorumluluğu özel hukuk hükümlerine ve özellikle haksız fiil sorumluluğuna ilişkin esaslara tabiidir * idare hukuku esaslarına tabi mali sorumluluğunun 2 kaynağı vardır ; idari işlem ve eylemler * hizmet kusuru nesnel ve anonim nitelikli bir kusur olarak nitelendirilir * idare hep tüzel kişilerden oluştuğuna göre ; hizmet kusuru olarak adlandırılan kusur kişiselleştirilebilsin ya da kişiselleştirilemesin kamu görevlilerinin kusurlarıdır * hizmet kusurunun varlığı 3 halde kabul edilmektedir – Hizmetin kötü işlemesi – hizmetin geç işlemesi – hizmetin hiç işlememesi * hizmet içindeki kişisel kusur 4 durumda kabul edilir – kamu personelinin suç niteliğindeki davranışları – yargı kararlarına uymama – kamu görevlilerinin kötü niyetli davranması – ağır kusur * rücu hakkı bir kimsenin asıl borcunun yerine alacaklısına ödediği şeyi asıl borçludan istemeye hakkı olmasıdır * idare hukukunda kusursuzluk sorumluluk 2 ilkeye dayandırılmaktadır ; tehlike ilkesi, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi bu ilkeler yargı içtihatleri ile belirlenmiştir * idare hukukunda tehlike ilkesi şu hallerde uygulanmaktadır – idarenin tehlike faaliyetleri ve araç gereçleri – mesleki risk – sosyal risk * kolluk görevlerinin mesleki risk nedeniyle uğradıkları zararların idarece tazmin edilmesi öngörülmüştür * terör olayları sırasında zarar görenlerin zararlarının topluma pay edilmesi öngörülmüş * fedakarlığın denkleştirilme ilkesinin en belirgin uygulama alanı kamulaştırmadır * idarenin gerek kusurlu gerekse kusursuz sorumluluğunun olabilmesi için ; idari davranış ,zarar ve idari davranış ve zarar arasında nesnellik bağının bulunması gerekir * idarenin maddi zararı malvarlığında uğradığı kayıp Manevi zara kişinin haysiyetine vücut tamlığına veya yakınlarına yapılan saldırılar nedeniyle duyduğu bedensel ve ruhsal acı , üzüntü * zarar 3 kişinin kusuru ile meydana gelmişse ; idarenin sorumluluğu söz konusu olamaz * sorumluluğun koşulları – idari davranış – zarar – nedensellik bağı * sorumluluğun kalkması veya azalması – zorlayıcı nedenler mücbir sebepler – baklenmeyen durumlar kaza – zarar görenin kusuru – 3. kişinin kusuru ünite * bakan, bakanlığın görev alanına giren kanunların uygulanmasını sağlamak amacıyla yönetmelik çıkarabilir * bakan; bakanlığın en yüksek ita amiridir * bakanlar kurulu; başbakanın başkanlığı altında tüm hizmet ve devlet bakanlarından oluşur * başbakan cumhurbaşkanınca tbmm üyeleri arasından seçilir ve atanır * genel siyaseti yürütmekle görevlidir * idari görevleri ise – tüzük ve yönetmelik çıkarmak – kanunların yetkili kıldığı konularda idari işlemler tesis etmek ve bazı yüksek memurları atamaktan ibarettr * cumhurbaşkanı; tbmm’ce 40 yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış türk vatandaşları arasından seçilir. Tbmm üyeleri dışında da aday gösterilebilir * il idaresi; merkezi idarenin en büyük taşra örgütü * kanun koyucu coğrafya durumu, ekonomik şartlar ve kamu hizmetlerinin gereklerini göz önünde tutarak il kuracak veya mevcut bir ili kaldıracaktır * il idaresi 3 bölümden oluşmaktadır vali , il idare şube başkanları , il idare kuruludur * vali ; devlet tüzel kişikiğinin temsilcisidir, hükümetin ve bakanlıkların temsilcisi ve hükümetin ve bakanlıkların idari ve siyasal yürütme organıdır * il idare kurulu ; valinin görevlendireceği vali muavininin başkanlığı altında hukuk işleri müdürü , defterdar, milli eğitim , bayındırlık, sağlık, tarım ve veteriner il müdüründen oluşur. İstişari ve idari nitelikte görevler yapan bir kuruldur * ilçe idaresi ; kaymakam , ilçe idare şube başkanları ve ilçe idare kurulundan oluşur * kaymakam; ilçe idaresinin başıdır . ilçenin yönetiminden sorumludur * İlçe idare kurulu kaymakamın başkanlığında yazı işleri müdürü, sağlık ocağı hekimi , ilçe milli eğitim müdürü ve tarım ve köy işleri müdüründen oluşur * il özel idarsinin organları ; il genel meclisi , il encümeni , validir * il genel meclisi ; yasama organı üyelerini seçme hakkına sahip il sakinleri tarafından 5 yıl için seçilen üyelerden oluşur – her ayın ilk haftası meclis tarafından önceden belirlenen günde mutat toplantı yerinde toplanır . kasım ayı toplantı dönem başıdır. il genel meclisinin görevleri syf . 202 * il özel idaresine verilen görevlerle ilgisi olmayan siyasi konularda karar alırsa , içişleri bakanlığının bildirisi üzerine danıştayın kararı ile feshedilir * Danıştay ,toplantıların ertelenmesi hususunu en geç 1 ay içinde karara bağlar * iil encümeni ; valinin başkanlığında il genel meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından 1 yıl için gizli oyla seçeceği 5 üyeden oluşur * belediye idaresinin 3 organı vardır ; belediye meclisi , belediye encümeni , belediye başkanı * belediye meclisi ; seçme hakkına sahip belde sakinlerince 5 yıl için seçilen üyelerden oluşur. Meclisin üye sayısı 9 dan aşağı olamaz * toplantılar ekim ayı dönem başı toplantılarıdır. Bütçe görüşmelerine rastlayan toplantı süresi en çok 20 gün ,diğer toplantıların süresi 15 gündür * feshedilme işlemi danıştayca olur görevleri syf. 204 * belediye başkanı hukuka aykırı gördüğü meclis kararlarını gerekçesi ile yeniden görüşülmek üzere 5 gün içinde meclise iade edebilir * kararlar kesinleşirse en geç 7 gün içinde mahallin en büyük mülki idare amirine gönderilir * belediye başkanı belediye idaresinin başı en büyük amiri yürütme organı ve temsilcisidir * mahalleler , belediyelerden çok merkezi idarenin görevlerini yerine getiren kuruluşlardır * belediye meclisi her ayın 2. haftası toplanır toplantı süresi 5 gündür * köy idaresinin organları , köy derneği, ihtiyar meclisi, muhtar * kamu kurumlarının ortak özelliği – kamu tüzel kişiliğine sahip olma – özerkliğe sahip olma – vesayet denetimine tabi olma – ayrı bir mal varlığına ve bütçeye sahip olma * türleri – faaliyet alanları açısından – yönetim biçimleri açısından – faaliyet konuları açısından * kamu kurumları 5 gurup altında toplanabilir – idari kamu kurumları – iktisadi kamu kurumları – sosyal kamu kurumları – bilimsel, teknik ve kültürel kamu kurumları – kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları DARE HUKUKU Bakanlar Kurulu ile Cumhurbaşkanı’nı, yürütmenin diğer kanadı olan idareden ayıran en önemli kıstas hangisidir? BAKANLAR KURULU VE CUMHURBAŞKANI,SİYASAL NİTELİKTE GÖREV YERİNE GETİRİRLER Devletin temel kuruluşuna ve işleyişine ilişkin kuralların tamamına ne ad verilir? MADDİ ANLAMDA ANAYASA Kanun teklif ve tasarıları hangi mercii tarafından komisyonlara havale edilir? TMBB BAŞKANLIĞI Milli İstihbarat Teşkilatı, nere bağlıdır? BAŞBAKANLIK Devletin milli güvenliğin korunması için giriştiği gizli polis faaliyetleri hangisidir? SİYASİ POLİS Konusunu oluşturan faaliyet özel kesime tamamen yasaklanmış olan kamu hizmeti türüne ne ad verilir? TEKELLİ KAMU HİZMETİ İdarenin yürüttüğü bir hizmetin kurulmasında, düzenlenmesinde ya da işleyişindeki bozukluk veya aksaklığa ne ad verilir? HİZMET KUSURU İdari yargı yerleri tarafından verilen kararların, bu kararları uygulamak durumunda bulunan kamu görevlilerine uygulanmaması, hangi tür kusuru oluşturur? YARGI KARARLARINA UYMAMA 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre; sözleşmeli personel ve geçici personelin alınmasına kim karar verir? BAKANLAR KURULU 657’de sayılan; memurlar, sözleşmeli personel ve geçici personel dışında bir iş akti ile çalışan işçilere hangi hukuk kuralları uygulanır? KARİYER Siyasal denetimde, yasama organı, idareyi hangi organ aracılığı ile denetlemektedir? HÜKÜMET Dilekçe Komisyonunun dilekçenin esası hakkında almış olduğu kararlara karşı milletvekilleri kaç gün içinde itiraz edebilir? 30 İdarenin yargısal denetiminin genel mahkemelerde yapıldığı sistemlere ne ad verilir? YARGI BİRLİĞİ SİSTEMİ İdari yargı ile adli yargı düzenine dahil mahkemeler arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını çözmekle yetkili yargı mercii hangisidir UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ Hukuk devleti ilkesinin karşıtı hangisidir? POLİS DEVLETİ Kamu kuruluşlarının belli bir yörede uygulanacak olan yönetmeliklerinin yargısal denetimi hangi mahkemede yapılır? İDARE MAHKEMESİ Kamulaştırma işlemi sonucu idarenin mal malikine belli bir bedel ödemesi hangi ilkenin sonucudur? FEDAKARLIĞIN DENKLEŞTİRİLMESİ İLKESİ Malikin geri alma hakkının doğması için kamulaştırılan malın kaç yıl süresince hiçbir işlem yapılmadan olduğu gibi bırakılması gerekir? 5 YIL Genel idari kolluk kimin emri altında görev yapar? KAYMAKAM, VALİ, İÇİŞLERİ BAKANI TCDD’nin yürüttüğü kamu hizmeti, hangi kamu hizmetine örnek teşkil eder? MİLLİ KAMU HİZMETİ Toprak kayması, idarenin sorumluluğunu ortadan kaldıran sebeplerden hangisinin kapsamına girer? MÜCBİR SEBEP TBMM üye tamsayısının ne kadar çoğunluğu ile Meclis dışından cumhurbaşkanı adayı gösterilebilir? 1/5 “Devletin üstlendiği kamu hizmetlerinin konularına göre uzmanlaşmış ve örgütlenmiş bölümleri” hangisidir? BAKANLIK Aday süresi içinde veya sonunda görevlerine son verilen memurlar, kaç yıl süre ile göreve alınmazlar? 2 Devlet memurlarına verilen doğum ve evlenme izni hangi tür izinlere örnek teşkil eder? MAZERET İZNİ Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin kararlarına karşı nereye başvurulabilir? HİÇBİR YERE BAŞVURAMAZ Yerinden yönetim kuruluşlarına tanınan özerkliğin istisnası hangisidir? İDARİ VESAYET Danıştayın tüzükleri inceleme yetkisi hangi unsur açısından sonuç doğurur? ŞEKİL Bir idari kararın niteliğini ve sonuçlarını değiştirmeden, yanlış hükümleri yerine doğruların konulmasına ne ad verilir? DÜZELTME Kamulaştırma kararına karşı idari yargıda kaç gün içinde dava açmalıdır? 30 Köyde mahsül zamanlarında eşkıya ve çapulcunun türemesi halinde, mahsülü yağmadan korumak amacıyla köy ihtiyar meclisi ve muhtar tarafından atanan kolluk personeli hangisidir? GÖNÜLLÜ KÖY KORUCULARI Kamu hizmetlerinin konularına göre sınıflandırılmasında eğitim hizmetleri hangi tür kamu hizmetlerine girer? İDARİ KAMU HİZMETLERİ İYUK’na göre yargı kararlarının uygulanması için kamu görevlilerine tanınan süre ne kadardır? 30 GÜN Baraj ve nükleer tesislerin yapımında doğabilecek tehlikeli durumların meydana gelmesi hangi ilke ile ilgili bir durumdur? RİSK İLKESİ “Bir Bakanını, bakanlığının yürüttüğü hizmet alanında devlet adına hukuki işlemlere girişmesi, devleti borçlu ve alacaklı kılması” ne tür bir idari yetkidir? DEVLET TÜZEL KİŞİLİĞİNİ TEMSİL ETME YETKİSİ Radyoaktif ışınlara maruz kalan memurlara, yıllık izinlerine ek olarak verilen izin aşağıdakilerden hangisidir? SAĞLIK İZNİ Kişilerin, kamu hukukuna tabi görevliler ile ilgili olarak, uğradıkları zarardan ötürü, bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açmalarını öngören sisteme ne ad verilir? GÜVENCE Memurlar, kendilerine verilen uyarma cezalarına karşı hangi merciye itiraz edebilirler? DİSİPLİN KURULU İdarenin yapmış olduğu işlem ve eylemlerin idari kuruluşlar tarafından denetlenmesine, ne ad verilir? İDARİ DENETİM

hukuk dersleri ders notları sınav soruları